Akıntıya Kürek Çekmek

  • 2252

Türk siyaseti, her gün yeni bir gelişmeye tanıklık ediyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına getirilmesinden bu yana partide sular bir türlü durulmuyor; siyaseti dizayn edecek mühendislik girişimleri devam ediyor. Son olarak, İstanbul il Başkanlığı’na Canan Kaftancıoğlu, Ankara İl Başkanlığı’na Adnan Keskin, İzmir İl Başkanlığı’na da Deniz Yücel gibi “şahin” karakterli politik aktörlerin getirilmesi, ideoloji referanslı tartışmaları beraberinde getirdi. Özellikle Canan Kaftancıoğlu’nun “İnandığınız Allah’ınız topunuzun belasını versin”, “Tarihte bugün Ermeni soykırımı başladı. Katledilen Ermeni vatandaşlarımızı anıyoruz”, “Devlet katil değil seri katil” gibi paylaşımları etrafında dönen bu tartışmalar, Kılıçdaroğlu CHP’sinin politik güzergâhını göstermesi bakımından analize muhtaçtır. Sadece Kaftancıoğlu özelinde değil, diğer birçok şehirde partinin il başkanlığına getirilenlerin şahin görünümlü olması veya CHP’nin ideolojik kimliği ile tam uyuşmamaları, CHP’nin kafa kâğıdının şahinleşmeye doğru evrildiğini göstermektedir. Peki, bu değişim stratejisi, CHP’yi iktidara taşımaya yeterli midir? Veya CHP, şahin karakterli politik aktörlerle sarsıcı bir iktidar yürüyüşü gerçekleştirilebilir mi? Modern zamanların icadı olan siyasi partiler, halkın desteğini sağlamak suretiyle devlet mekanizmasının kontrolünü ele geçirmeye veya sürdürmeye çalışan, sürekli ve istikrarlı bir örgüte sahip siyasal topluluklardır. Çok partili demokratik düzene geçiş ile beraber Türkiye’de ideolojik hüviyeti farklı birçok parti kurulmuştur. Ancak genel olarak, sahici anlamda iktidar olan partiler, sağ çizgide politika üreten ılımlı partiler olmuştur. İktidar Olmanın Formülü Öncelikle Türkiye’de iktidar olmanın veya hükümet kurmanın bir siyasal matematiği vardır. Bu matematik; toplumun farklı kesimlerine açılmak, keskin ideolojik tavır ve duruşu yumuşatmak, merkeze ait değerlere yaklaşmak ve toplumun farklı sınıflarına ait insanları aynı çatı altında toplamak olarak tanımlanabilir. Bu ülkede “sahici anlamda” iktidar olan partilerin temel stratejilerini, bunun gibi toplayıcı faktörler belirlemiştir. Demokrat Parti’nin, Özal’lı Anavatan Partisi’nin veya AK Parti’nin temel özelliği olan toplumun farklı kesimlerini kuşatma ve kapsayıcı olmaları bu stratejinin ürünüdür. Aynı zamanda ideolojik olarak esnek bir kimliğe sahip olan bu partiler, sağdan sola geniş bir seçmen tabanına sahip olmuşlardır. 1980’li mührünü vuran ve Türkiye’yi küresel dünyaya açan Özal’ın Anavatan Partisi; toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmenin yanı sıra, milliyetçi, muhafazakâr, liberal ve sosyal demokrat kimseleri kucaklayan bir kitle partisiydi. Dört farklı siyasi akımı kendi partisinin çatısı altında toplayabilen Özal, ılımlı siyaseti ile iktidarını konsolide etmişti. Yanı sıra, seçmen tabanı oldukça geniş olan bu parti, esnek bir ideolojiye sahipti; politik aktörler ne ideolojik körlük yaşıyordu ne de şahin bir kafa kâğıdına sahipti. Benzeri bir örnek de 3 Kasım 2002 tarihinde kurulan ve kendini muhafazakâr-demokrat olarak tanımlayan AK Parti’dir. Liberalinden muhafazakarına, milliyetçisinden sosyal demokratına kadar farklı ideolojik gruptaki insanlara hitap eden AK Parti, ideolojik keskinlikten öte ılımlıydı. Türkiye’de iktidar olmanın parametreleri, çok partili siyasal hayata damgasını vuran bu partilerin siyaset yapma biçiminde bulunmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları