Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

30Ağustos, Fahrettin Altay ve Rahvan Atlar

Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

  • 2750

Ağustos, Türk’ün zafer ayı.

Gök kubbe dinler, yankılanan narayı.

Taa Alpaslan’dan Atatürk’e,

Anadolu kurdun payı!

 

Yazıyı yazmak için oturduğumda böyle bir dörtlük düştü yüreğime; biraz düzelttim ve size sunuyorum. Gerçekten ağustos bizim için zaferlerle dolu bir ayıdır. Malazgirt’te Alparslan’ın açtığı kapının bir daha kapanmayacağı, Büyük Taarruz’da Mustafa Kemal ile bütün dünyaya duyurulmuştur. Dile kolay bin yılımız geçmiş bu Anadolu toprağında ve Anavatan demişiz adına. Eğer kim olduğumuzu unutmazsak 1000 yıl daha hatta ilelebet bu coğrafya bize vatan olmaya devam edecektir.

30 Ağustos Zaferi’nin kahramanları çoktur ve onları anlatmak da tarihçilerin işidir. Bunun için ben de usulca kendi konuma kayayım. Bu kahramanlardan biri de Fahrettin Altay Paşadır. Yani süvari orduları komutanı. Yirminci yüzyılda atlı süvarileri kullanarak nasıl savaş kazanılacağını gösteren üstün bir yetenektir. Diyebiliriz ki Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşının kazanılmasında süvarilerin ve atların payı çok büyüktür. Aslında tarihteki birçok zaferin esas kahramanları atlardır.

Atların çeşitli ırkları ve koşma şekilleri vardır. İngiliz atı, Arap atı, Türkmen atı ırklara örnek olurken, dörtnal, rahvan, tırıs da koşma ve yürümeye örnektir.

İşte bunlar içinden rahvan, biz Türklerin değimi ile “yorga”, çok önemli bir koşma özelliğidir (Rahvan Farsça’dır, Yorga Türkçe’dir, Cengiz Aytmatov’un kitaplarında da geçer.). Yorga genellikle Türk atlarının özelliğidir. Yorga giden at çok uzun mesafeyi hiç durmadan kat edebilir. Dörtnala giden at, mesela İngiliz atı, kısa mesafeyi çok hızlı koşar ama bu hızını devam ettiremez ve hemen tükenir. Daha da önemlisi yorga at binicisini hiç yormaz. Dörtnala giden atın binicisi ise atla birlikte çok yorulur. Yorga atın sırt bölgesi minimum hareket ederken biniciyi de sarsmaz. Dörtnalın ise üzerinde durmak maharet ister. Türk atları genelde doğal olarak yorga yürümeyi bilirler veya analarından öğrenirler. Bu konuyla ilgili bilimsel yaklaşımlar vardır ama ona sonra değinelim.

‘’Hoca bunları neden anlatıyorsun?’’ diyebilirsiniz. Ama vermiş olduğum ip uçlarını birleştirirseniz nereye varmak istediğimi anlarsınız.

Yorga at biniciyi yormaz dedim ve yorga at hiç durup dinlenmeden kilometrelerce yol gider dedim. Şimdi bir düşünün iki ordu karşılaşıyor, birisinin süvarileri yorga atların sırtında yol boyunca dinlenerek zinde bir şekilde gelmişler, diğerleri ise dörtnala gelen atların üstünde perişan bir vaziyetteler. Savaşın sonucunu tahmin etmek hiç de zor değildir. İşte hem Malazgirt’te hem de Büyük Taarruz’daki zaferlerin arkasında yorga atlar ve onların kahraman süvarilerinin emeği vardır. Tabii ki onların komutanlarını da unutmamak gerekir. Kurtuluş Savaşı’nın konu olduğu filmlerde acele acele, hatta komik diyebileceğimiz bir şekilde koşan atları mutlaka görmüşünüzdür. İşte o atlar rahvan yani yorga atlardır.  

Atatürk, Büyük Taarruz’un planını yaparken yüksek askeri dehasının yanında Hannibal’ın Roma ordusunu imha ettiği taktiği de kullanmıştır. Yunanı tamamen kuşatmamış bir tarafını açık bırakarak İzmir’e doğru kaçmalarını sağlamıştır. İşte bu kaçanları, kaçtıkları yol boyunca kıskıvrak yakalayarak imha etme görevi Fahrettin Altay’a verilmiştir.  Fahrettin Altay’ın yorga atlı süvarileri bu işi o kadar kolay ve çabuk yapmışlar ki, İzmir’e planlanandan çok önce girmeyi başarmışlardır.

İşte yorga atların tarihimizde bu denli önemli yeri vardır.

Yorga atlar ve onların süvarileri ile zafer kazanan büyük komutan Fahrettin Altay Paşamızın adı, İzmir’de bir semtte ve devletimizin ürettiği “Altay” tanklarında yaşamaktadır. 

Tarihimizin her döneminde Milletimiz için fedakârlıktankaçınmayan bütün kahramanlarımızın ve bahusus Malazgirt ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızın, Alparslanların, Mustafa Kemallerin ruhu şâd mekanları uçmağ olsun.

Onlara layık olabilmek umuduyla…

 

[email protected]

[email protected]

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları