Av.Meltem Aydın

BOŞANMA II

Av.Meltem Aydın

  • 2867

Boşanma, evliliği sona erdiren sebeplerden biridir. Boşanma ile evlilik sona ermekte ve bununla birlikte bir takım sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu haftaki yazımıza boşanmanın sonuçları ile devam edeceğiz. • Kadın boşanma ile evlenmeden önceki soy ismini alır. Ancak kadının boşandığı eşinin soyadını kullanmakta şahsi yararı bulunur ve eşine bu durumun zarar vermeyeceği ispatlanırsa boşandığı eşinin soy ismini taşıyabilir. •Boşanma sonrasında çocuklarla ana baba arasında kişisel ve mali ilişkiler, bir anlaşma ile düzenlenebilir. Eşler arasında bir anlaşma yoksa hâkim boşanma ile bu durumu düzenler. Ayrıca hâkim, eşler arasındaki anlaşamaya bağlı kalmaksızın çocuk yararına düzenleme de yapabilir. Hâkim çocuğun velayetinin kimde kalacağı, çocuk ile ana-baba arasındaki kişisel ilişkiler ve iştirak nafakası konusunda düzenleme yapmak zorundadır. Velayetin kimde kalacağına çocuğun yararı gözetilerek karar verilir. Burada çocuğun güvenliği ve yararı esastır. Velayet bir tarafa bırakıldığında diğer taraf ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması da zorunludur. Bu ilişki belirli zamanlarda görüşme, belirli zamanlarda kalma, iletişim araçları ile ilişki kurulmasını içeren bir haktır. Ancak buradaki temel esasın çocuğun yararı olduğunu unutmamakla birlikte bu ilişki çocuğa zarar vermekte ise bu ilişki kaldırılabilir. •Boşanma kararının kesinleşmesiyle çocuğun bakım ve masrafları için velayet hakkı kendisine verilen eşe diğer eş tarafından iştirak nafakası verilir. İştirak nafakası çocuğun giderlerine diğer eşin katkısını düzenleyen bir nafakadır. Bu nafaka çocuk ergin oluncaya kadar, eğitimi devam ediyorsa eğitimi son bulana kadar devam eder. Ergin olduktan sonra bakıma muhtaç ise bakım nafakası da istenebilir. Yardım nafakası verilebilmesi için nafaka talep edenin yoksulluğa düşmüş olması, kanunen tayin edilen yükümlünün de ödeme gücünün bulunması gerekir. •Boşanma sonucunda yoksulluğa düşen eşe mali durumu iyi olan eş tarafından yardım edilmesi yoksulluk nafakası olarak adlandırılır. Yoksulluk nafakası süresiz olarak istenebileceği gibi nafaka yükümlüsünün kusuru da aranmaz. Boşanma kararı üzerine verilen yoksulluk nafakası evlilik birliğinde eşlerin gidere katılması, dayanışması yükümlülüğünün evlilikten sonra da devamı niteliğindedir. •Anlaşmalı boşanma durumunda şartların değişmesi halinde, anlaşmalı davada kararlaştırılan nafakanın, kaldırılması, azaltılması ya da artırılması mümkündür. •Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteme hakkı bulunmamaktadır. Ayrıca boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para isteme hakkı bulunmaktadır. Bu boşanma davası esnasında istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan ve kesinleştikten sonra bir yıl içinde ayrı bir dava ile istenebilir. •Eşler yasal olarak birbirlerinin mirasçısıdır. Boşanma ile bu miras hakları kendiliğinden sona erer ve boşanmadan önce yapılan birbirleri lehine yaptıkları ölüme bağlı tasarruflar geçersiz hale gelir. •Eşlerin birbirlerini icraya verme yasağı da boşanma ile ortadan kalkar. •Boşanma ile eşler arasındaki mal rejimi de sona erer. Tarafların kabul ettikleri mal rejimine göre tarafların evlilik birliğinde edinmiş oldukları mallar tasfiye edilir. Eşler hangi mal rejimini kabul etmiş olurlarsa olsun her biri şahsi malvarlığını geri alacaktır. •2002 yılında yürürlüğe giren yeni Medeni Kanunu’na göre eşlerin evlenirken herhangi bir mal rejimini seçmemeleri durumunda yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimi olmaktadır. Edinilmiş mallara katılma rejimine göre evlilik içerisinde alınan mallar üzerinde her iki taraf da hak iddia edebilmektedir. Daha önceki kanunda yer alan mal ayrılığı rejiminin doğurduğu adaletsizlik, edinilmiş mallara katılma rejiminde giderilmeye çalışılmıştır. Burada kadının ev içerisindeki emeğinin maddi karşılığı olarak alınan mallara katılmasına hükmedilir. •2002 yılından önceki evliliklerde eşlerin herhangi bir mal rejimi seçmemiş olmaları durumunda, 2002 yılına kadar alınmış olan mallar mal ayrılığı rejimine tabi olurken, 2002 yılından sonra alınan mallar edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde değerlendirilir. 2002 yılından sonra ise eşler mal rejimi seçmemiş ise direk olarak edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Boşanma sürecinde mal paylaşımı yapılırken yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi doğrultusunda paylaşım yapılmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları