Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

OYUNA DALMAK

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 501

Mutlu olduğum zamanlar, elimden geldiğince belli etmemeye çalışırım. Çocukluktan kalma bir alışkanlık. Babamın ayakkabı tamir dükkanı vardı. Tatillerde dükkanda yardım ederdim babama. Daha çok ayak işleri. Alınacak malzemeleri alıp gelirdim. Sarıkamış küçük yer. En uzak yer gidiş geliş yarım saat. Genelde bu süre zarfında alır gelirdim. Ama çocukluk işte. Malzeme almaya giderken bazen ya arkadaşları top oynarken görür seyre dalardım, ya oyuna girer biraz top koştururdum. Ya da başka oyunlar. Tabiidir ki oyuna dalınca zamanı unuturdum ve yarım saat yerine 1-2 saat sonra giderdim dükkana. Ve bir ton dayak yerdim. Nedense hep böyle olurdu. Oyuna dalmanın mutluluğunun bedelini dayak yiyerek öderdim. Mutluluktansonrahepdayakfaslı.
Hayatın sonraki dönemlerinde de başka başka acılar, üzüntüler. Yolunacak kaz olarak görülen sevme ve dostluk görüntüleri. Aşk acıları. Durduk yerde dayak yemeler. Ölümlerden dönmeler hem de kaç kez.Hiç kimselere zararım olmazken ve kimselere karışmazken, başıma gelmeyen kalmadı anlayacağınız. Hayat hep acıttı beni. İmtihan dünyası ne yapalım dedim ve sabır sabır diye, halimize şükrede şükrede geldik bir yerlere. "Ha tamam ne güzel günlere kavuştum. Sabretmenin sonunda bana ödül geldi işte yaşasın!" demeye kalmadan acının en büyüğü gelmez mi! 
Başta dediğim gibi, mutlu olsam da belli etmemeye çalışırım. Bedelini ödemek çok ağır geliyor artık. Lazım değil. Bu halinden kötü olmasın da!
Oyun demişken, OYUNLAR adlı şiirimle bitireyim yazıyı: 
OYUNLAR
ben gökyüzüyüm
sen yeryüzü
bende kanat oyunları
sende ayak oyunları
bir bütünü tamamlıyor
gibiyiz 
 

Yazarın Diğer Yazıları