Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

İNANMAK KONUSU

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 981

Bazı dostlarım soruyor, “ O kadar sosyoloji, felsefe okudun. Edebiyatla uğraşıyorsun yıllardır. Şiir, deneme falan. Neye karar verdin?” Neye karar verdin dediği de, ölüm, ölümden sonra yaşam yani ahiret soruları. Aslında soranların çoğu neye karar verdiğimi öğrenmek değil de, inançlı olduğumu bildikleri için, işe yarayıp yaramadığını daha doğrusu görünürde araba, mal mülk pek birşeylerimin olmadığını gördüklerinden hafiften dalga geçtiklerini anlarım ama anlamamış gibi yapıp ciddi ciddi yanıtlarım. Sanki okuduklarımız bize öbür dünya hakkında vahiy getiriyor da bilgi sahibi oluyoruz. Onlara derim ki:” Edindiğim bilgiye göre kimin nereye gideceği kişinin kendi isteğine bırakılmış. Kişi eğer sonsuzluğa doğru kuş gibi uçup gitmek istiyorsa davranışlarını, yaşamını ona göre ayarlayıp kanatlanıp gidiyor. Yok eğer kişi sonsuza kadar yerin altında kalmak istiyorsa, onu bu isteğinden mahrum etmiyorlar. Kişi bu isteğine kavuşacak şekilde, gönlünce kafasına göre yaşıyor ve öldüğü zaman yerin altını boyluyor.” Hemen arkasından beklediğim soru geliyor:” Peki kim bunlar?” Ben yine bilgiç bir edayla:” İyilik yapanlar, elindekileri paylaşanlar, aldatmayanlar, çalmayanlar çırpmayanlar, adam öldürmeyenler, çevreyi koruyanlar, hayvanlara iyi davrananlar sonsuzluğa doğru kanat çırpacaklar. Bunların tersini yapanlar, sömürenler, zalimler, hak yiyenler falan da istekleri üzerine aşağıya gönderilecekler.” Duruma göre, soran kişinin alışkanlıklarına göre içki, kumar, zinayı da katıyorum tabii ki. Alay kokan sorulardan böylece kurtulmuş oluyordum. Kimseye böyle sorular sormam. Bana ne kim neye inanırsa inansın. Hele edebiyat aleminde hiç karışmam. Zaten iyi de bakmazlar biraz inancı olana. Yazar şair, aydın olacaksa inançlı olmayacak, sünger gibi içecek. Yıllar önce usta bir yazar büyüğüm söylemişti bana.” Sakın inançlı olduğunu fazla dillendirme seni edebiyat dünyasına kabul etmezler, hemen silerler.”demişti. İçimden” eyvallah! “ demiştim. Hiç aklımdan çıkarmadım bu uyarıyı. Ama inancımdan taviz vermeden geldim bu günlere. Gelebildiğim kadar, olduğu kadar. Ama hep samimiyetle, hep sonsuzluğa özlemle, hep kanat çırpmaya özlemle. Üstelik kanatlarımı öyle büyük yapıyorum, nefesimi öyle geniş dolduruyorum ki, benimle uçmaya niyetlenen sonsuzluk özlemi içinde ne kadar dost varsa hepsini alıp kanatlarıma güle oynaya uçalım engin gökyüzünde! Ben de mi inandım yoksa kendi söylediklerime? Kim bilir?

Yazarın Diğer Yazıları