YOĞURT NE RENKTİR?

  • 1770

Anayasa referandumu yaklaştıkça siyasi partilerin tavrı netleşiyor. Ak Parti ve MHP sakin ve emin adımlarla bir EVET kampanyasının hazırlığı içindeler. Muhalefet ise CHP öncülüğünde sanki bir savaşa giriyormuşuz gibi heyecanlı, fakat kendi kendisiyle çelişkili bir HAYIR kampanyasına başlamış durumda. HDP ise ortalıkta gözükmüyor. Bize göre muhalefet bu konuda akıllı bir taktik uyguluyor. Şayet HDP bütün gücüyle HAYIR kampanyasına asılırsa hem MHP’deki kafası karışık kesim, hem de CHP içindeki milliyetçiler HDP ile aynı cephede olmamak için EVET cephesine geçebilirler diye düşünmüş olacaklar. Buna ek olarak şöyle bir söylenti de el altından yayılıyor. “Aslında HDP başkanlık sistemini istiyormuş ama bunu açıkça söyleyemiyormuş” diye EVET cephesini bölme çalışmaları yapılıyor. Referandumlar iki nedenle yapılır. Bunlardan birincisi yöneticilerin hakkında kesin bir tercihleri olmayan konularda soruyu halka yöneltmektir. Böylece hem sorunun cevabını iyi kötü bulmuş olurlar, hem de ilerde bu konuda muhatap olabilecekleri sorulardan kurtulurlar. Bu gibi referandumlar doğrudan demokrasi ile yönetilen İsviçre gibi toplumlarda çokça yapılır. Örneğin hükümetin delikli peynirdeki yağ oranı konusunda bir kararname çıkarması gerekir. Siyasetçiler bu işten anlamadıkları için iyisi mi biz gidelim halka soralım derler. Referandum yapılır, konuyla mandıracılar ve bakkallar dışında ilgilenen olamayacağı için yüzde otuz civarında bir katılımla sonuç alınır. Böylelikle kimsenin başı ağarmadan sorun çözülmüş olur. Siyasetin daha keskin, sınıf mücadelesinin daha şiddetli, dış düşmanların harekete geçmek için fırsat kolladıkları Türkiye gibi ülkelerde ise referandum toplumsal ve hukuksal yapıda köklü değişiklikler yapmak amacıyla yöneticiler tarafından gündeme getirilir. Yapılacak değişiklikler büyük bir olasılıkla bir kısım toplum kesimlerinin çıkarını etkileyecektir. Dolayısıyla bu gibi durumlarda referandumda bazılarının hayal ettiği gibi toplumsal uzlaşma aranması söz konusu edilemez. Hatta bütün toplumun az çok uzlaştığı bir konuyu gündeme getirseniz; örneğin yoğurt ne renktir diye halka sorsanız, adamın biri çıkıp yoğurt siyahtır diye tutturacaktır. Bu nedenle referandumda toplumsal uzlaşma aramak işi yokuşa sürmek ile eş değerlidir. Önümüzdeki referandumda ise bir ölçüde toplumsal uzlaşma olacağına, hatta buna sıradan CHP’lilerin de büyük ölçüde katılacağından eminim. Zira değişen maddeler incelendiğinde yönetimde şimdiye kadar çok sıkıntısını çektiğimiz çift başlılık ortadan kalkmakta, şimdiye kadar sorumsuz ve yetkili olan cumhurbaşkanı meclise karşı sorumlu olmakta, cumhurbaşkanı istediği uzmanlardan bir kabine oluşturup bunu siyasi pazarlık konusu yapmadan çalıştırabilmekte, en önemlisi cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri birlikte yapılacağı için o günün mevcut koşulları içinde toplumsal uzlaşma sağlanarak bir sonuç alınacağı mümkün görülmektedir. Ayrıca bazılarının iddia ettiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı veya ailesinden birisini ömür boyu hanedan biçiminde cumhurbaşkanlığında tutacak maddeler yeni taslakta bulunmamaktadır. Sonuçta yeni taslak yönetimde işlerin hızlanmasını ve kolaylaşmasını sağlayacak bir kısım değişiklikler getirmektedir. Yapılabilecek tek eleştiri anayasa tümden ele alınmadığı için ilerde diğer maddelerle çelişen bazı durumların ortaya çıkabilmesi tehlikesidir. Referandumlar genellikle iktidardakiler için güvenoyu anlamını taşır. Şayet bir iktidar referandumda kaybederse görüşlerinin toplum tarafından benimsenmediği anlaşılır ve çoğunlukla kendi isteğiyle görevi bırakır. Türkiye’de ise böyle bir durum söz konusu değildir. Başbakan Yıldırım’ın açıklamalarına göre yapılan değişiklikler ileriki tarihlerde ülkede yönetim sorunlarıyla karşılaşılmaması için gündeme gelmiştir. Yıldırım referandumda hayır çıksa bile işlerin zaten yürütülebildiğini ve her şeyin eskisi gibi sürüp gideceğini söylemiş ve istifadan söz etmemiştir. Böylece muhalefetin hükümet referandumda kaybederse istifa eder, bize de yeni bir fırsat çıkar biçiminde bir beklentiye girmesine imkân kalmamıştır. O halde şöyle bir soru akılları kurcalamaktadır; anayasa değişiklikleri özü itibariyle hemen hemen bütün toplum kesimlerinin çıkarınadır, ayrıca kabul edilmemeleri durumunda bir hükümet değişikliği olmayacağı bizzat hükümetin başı tarafından açıklanmıştır. Peki, bu durumda CHP niçin yoğurt siyahtır diye ortaya çıkmış ve anayasa değişikliklerine karşı sanki bir kurtuluş savaşı verircesine mücadeleye girmiştir?

Yazarın Diğer Yazıları