Yine Plansız, Projesiz İşler Yapılıyor

  • 4353

Türkiye’de farklı kurumlar arasında dengeli bir iş birliği ortamı hala oluşturulamadı. Her kurum kendi sorumluluk alanını bir derebeyliğin arazisi olarak görüyor ve sorumlulukların paylaşılması gereken hallerde de ne yapacağını bilemiyor.

Bunun örnekleri Fethiye’de de her gün karşımıza çıkıyor. Sıralayalım.

Önceki yazılarımızdan birinde Eren Dağı kayak merkezinin hikayesini anlatmıştık. Buraya bir tesis yapılması karar altına alındığında önce Orman Bakanlığından Turizm Bakanlığına yer tahsisi yapılması gerekiyordu. O zamanlar iki bakanlık farklı partilerde idi. Koalisyon heveslileri gözünü açıp da okusun. Her iki bakanlık da birbirlerinin yaptıklarını engellemek için adeta yarışa girmişlerdi. Orman Bakanlığı durur mu. Tutturdu burası orman arazisidir, bilmem kaç bin ağaç var kestirmem diye. İnsanlar çıkıp baktılar arazide ağaç değil ot bile yoktu. Zaten Alpin bölge olarak adlandırılan o yükseklikte genellikle bodur çalı ve mevsimlik ot dışında kalın gövdeli ağaç yetişmez. Neyse milletvekilimiz Hasan Özyer araya girdi, tarafları uzlaştırdı, sonunda izin çıktı. Ama aradan iki yıl geçmiş ve iş soğumuştu.

Şimdi birkaç aydır önümüzde Patlangıç şehir girişinin perişan hali bir abide gibi duruyor. Burada da sorun Fethiye Belediyesi ile Aydem elektrik dağıtım şirketi arasındaki iletişim kopukluğundan kaynaklanıyor. İki farklı kuruluşun ortak çalışma yapması gereken konularda önce kuruluşlar arasında bir protokol yapılır ve uygulamanın ana hatları ortaya konur. İşe de ondan sonra başlanır. Yani kimin hangi işi ne zaman yapacağı yaklaşık olarak bellidir.

Patlangıç örneğinde bildiğimiz kadarıyla iki kurum arasında böyle bir uzlaşma sağlanmamış. Belediye yapması gereken kanal çalışmasını en kısa zamanda yapmış, ancak yüksek gerilim hatlarının yer altına alınması işi Aydem’in 2010 yılı programında olmadığı için işe zamanında başlayamamış. Sonunda yol üç aydır üzerinde hiçbir çalışma yapılmaksızın bekliyor. Bu kadar akaryakıt ve araç parça masrafı yine vatandaşın cebinden çıkıyor.

Geçen hafta yeni bir plansızlık örneği kanal temizleme çalışmalarında ortaya çıkmış gözüküyor. Fethiye körfezine kruvazier iskele yapılması, veya marinanın genişletilmesi ve buna benzer deniz içinde yapılacak bütün inşaatların kaderi öncelik körfezin dereler tarafından taşınan toprakla dolmasının önüne geçilmesine bağlı. Yani körfeze alüvyon taşıyan bütün dere ve kanalların havzalarının kaynaklarından başlamak üzere ıslah edilmesi gerekiyor. Bu gibi kapsamlı bir işin Fethiye Belediyesi’nin yetki ve sorumluluğunda yapılamayacağını bilen Fethiye Belediyesi yıllardır DSİ’nin bağlı bulunduğu Çevre Bakanlığını konuya eğilmeye davet ediyor. Bakan Eroğlu seçim vaadi olarak saymasına rağmen şimdiye kadar bakanlığın bu konuda bir çalışması gözlemlenmiş değil. Vatandaşın tepkisi büyüyor, sonunda Fethiye Belediye Başkanı Saatçı dayanamayıp afişlerle bakanı protesto ediyor. Aynı günlerde Çevre Bakanlığının iki adet kazıcıyı Fethiye Belediyesi emrine kanal temizleme çalışması yapmak için gönderdiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bu araçlar şimdi Günlükbaşı tarafındaki dereleri temizlemekle meşguller.

Burada yine plansız, programsız bir girişim var. Zaten yıllardan beri DSİ araçları dolan kanalları temizler ve suyun akışına hazır hale getirir. Ve de kanaldan çıkan pislikleri kanalın yan tarafına yığar. İlk yağmurda aynı pislik kanalın içine dolar ve bir kısmı da denize taşınır. Şimdi arada Fethiye belediyesi olduğu için daha düzgün bir çalışma yapılıyor ve kanaldan çıkan pislik denizi kirletmeyecek bir mekana taşınıyor.

Gördüğüm kadarıyla herkes memnun. İşte sonunda hükümet konuya el attı diyor. Başkan Saatçı bu konuda ne düşünüyor bilmem ama ben ortada bakanlığın hazırlamış olduğu bir projenin varlığından haberdar değilim. Eskiden bir makine ile yapılan kanal temizleme çalışması şimdi iki makine ile yapılıyor. Havzanın ıslahı nasıl yapılacak, derelerin kenarı beton veya taş ile kaplanacak mı? Derelere ulaşan sel yataklarına çökertme havuzları inşa edilecek mi? Havza içinde erozyon tehlikesi altında bulunan alanlar ağaçlandırılacak mı? Diğer kirletici unsurların engellenmesi için ne gibi önlemler alınıyor? Bu konuda her hangi bir proje hazırlanmış mı?

Çevre ve Orman Bakanlığından bu konuda ayrıntılı bir açıklama beklemek hakkımız sanırım.

Yazarın Diğer Yazıları