YERLİ MALI HAFTASI MI, PASTA BÖREK HAFTASI MI?

  • 2479

Meğer o gün Yerli Malı Haftasıymış, onu kutluyorlarmış. Birden aklım yirmi yıl öncesine gitti. Benim çocuklar da ilkokulda okurken her sene bir gün anneleri evde bir şeyler hazırlar, birlikte yemeleri için okula gönderirdi. Her veli bir çeşit yiyecekten sorumlu olur, böylece sınıfta masalar yiyecek, içecekle dolardı. Belki de şehir okullarında velilerin mutfakla araları pek hoş olmadığı için bu tür malzeme en yakın lüks pastanelerden sağlanıp okula yollanırdı. Doksan yıl geriye gidelim. Yerli malı haftası kutlamaları o zaman icat edilmişti. Kurtuluş Savaşından yeni çıkmış ülkenin Cumhuriyet idaresi yerli sanayinin, yerli üretimin gelişmesini teşvik etmek, kitlelerde bir üretim bilinci oluşturmak için böyle bir kutlama yapma gereğini duymuştu. Gerçekten de kısa bir süre içinde başta demir çelik, dokuma ve gıda sanayi olmak üzere yurtta büyük bir sanayi hamlesi başlatıldı. Türkiye baştan aşağıya demiryollarıyla donatıldı. Onuncu Yıl Marşındaki “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” sözü buradan kaynaklanmaktadır. Bizler yeni nesiller olarak başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ülkedeki bu kalkınmayı başlatanlara şükran borçluyuz. Ama şimdi zaman değişti. Küreselleşen dünyada ekonomik ilişkiler bundan yüz yıl öncekinden çok farklı. O zaman gururla baktığımız sanayi tesisleri günümüzde ancak müze değerini taşıyabilir. Yerli malı haftasını kutlarken o zaman yapılmış bu fabrikaların hikâyesini anlatarak gururlanmak bize pek bir şey kazandırmaz. Ancak ekonomik ilişkilerin farklı olduğu oranda mili sanayi kavramının da içeriği farklılaştı. Birçok ürün dünya pazarında serbestçe dolaşım imkânını buluyor. Burada esas prensip kim neyi en iyi, en ucuz ve verimli üretiyorsa onu üretsin, başkaları da ondan satın alsın şeklinde olmalı. Öte yandan bazı ürünler var ki bunlar stratejik özelik taşıyor, devletler arasında sınırlar var oldukça da bu özellik değişmeyecek. Örneğin bir kısım elektronik sanayi, bir kısım silah sanayi, nükleer teknoloji gibi. Bu teknolojilere sahip ülkeler dünyada söz sahibi oluyor. Bunları geliştirememiş olanlar ise diğerlerinin kapısında kul olmaktan öteye geçemiyor. Şimdi devletimiz son on üç yılık Ak Parti iktidarı sürecinde çağa uygun bir sanayileşme hamlesine girişti. Başta silah ve elektronik sanayi olmak üzere milli teknolojiler geliştiriliyor. Örneğin eskiden savaş uçaklarında kullanılan elektronik yazılım ABD’den geliyordu. Bu demek oluyor ki bizim savaş uçaklarımızın yaptığı her hareket ABD tarafından izlenebiliyor. Böylelikle istemedikleri bir hareket yapmamızı da sistemlerimizi kilitleyerek engelleyebiliyorlar. Eskiden tanklarımız bozulunca tamir için İsrail’e gönderiyorduk. Sen kalkıp da adamın cumhurbaşkanına “one minute” dersen o da senin tankını tamir etmez. Şimdi gururlanıyoruz, yerli üretim Altay tankımız var. Yakında komple motor sistemi de Türkiye’de üretilecek. Belki de önümüzdeki günlerde İsrail bize gelecek, “one minute” lafını yaladım yuttum, şu tanklardan bize de satar mısın diyecek. Bir soru soralım; acaba yeni yetişen gençlik bu olup bitenlerden haberdar mı? Aselsan nedir? Ne iş yapar? Kaç ilkokul öğrencisinin bundan haberi var? Altay tankı nedir, cirit füzesini kim imal ediyor. Heybeliada savaş gemisi hangi ülkede inşa edildi? Yerli İHA nedir, ne zamandan beri Silahlı Kuvvetlerde kullanılıyor?Bunları biliyorlar mı? Bundan on yıl öncesine kadar her türlü tohumluk ihtiyacımızı yabancı ülkelerden karşılarken şimdi dış ülkelere tohum ihraç etiğimizi duyan var mı? Bize göre Yerli Malı haftalarının amacı bu gelişmeleri öğrencilere duyurmak ve onların da bu milli hamlelere heyecan duyan bir birey olarak yetişmesini sağlamak olmalıdır. Yöneticilerimizin bu konuya acilen eğilerek önümüzdeki yerli malı haftalarının bu doğrultuda kutlanmasını sağlamaları dileğimizdir. Not. Önceki yazımızın son paragrafı bir dizgi hatası nedeniyle baskıya girmemiştir. O paragrafı aynen yayınlıyoruz : “Liselere ve üniversitelere giriş için uygulanan ve isimleri gizli terör örgütlerini andıran her çeşit puanlama sınavı kaldırılacak. Mesleklere yönlendirme gerekirse orta okuldan başlayacak ve okul seçimi puana göre değil, bilgi, beceri ve isteğe göre yapılacak. Bizim arabayı kimse tamir etmeyi becermezse ben altına girer yine söküp takarım. Ama sanayiyi çalışır tutmak o kadar kolay değil. Hükümetimiz vakit kaybetmeden bu işe el atmalı. Yoksa çok geç olacak.”

Yazarın Diğer Yazıları