Yeni Yönetimden Beklediklerimiz
- 701
Seçimler bitti; Recep Tayyip Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçildi. Ak Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı TBMM’de çoğunluğu aldı. İyi güzel de, her şey bitmedi. Esas yarış şimdi başlıyor. Vatandaş taleplerini sıralayacak, iktidar da bunlara cevap vermeye çalışacak. Biz de bu yazımızda aklımıza geldiği kadarıyla seçmenin beklentileri nelerdir, onu anlatmaya çalışacağız.
Seçimlerden bir hafta önceydi. Kuruluşundan beri Ak Parti’yi desteklemiş bir arkadaşım bana şöyle yakındı: Bu iktidar her şeyi çok iyi yaptı ama eğitim sistemini bir türlü yerine oturtamadı. Doğru söze can kurban; haklısın dedim geçtim. Yine aynı günlerde üniversitede dört yıl fotoğrafçılık eğitimi almış bir gence fotoğraf ne zaman icat edildi diye sordum. Ezildi, büzüldü, sonunda bilemeyeceğim diye cevap verdi. Oradan bir vatandaş cevap verdi “19. Asırda olsa gerek, bir filmde izlemiştim”. Şimdilerde her hafta sonu peş peşe değişik sınavlar yapılıyor. Çöp tenekeleri kitap, defter ve her türlü kırtasiye malzemeleri açısından zenginleşti. Hadi kitap ve deftere alıştık da kalemlerin ne günahı var? Bir daha yazı yazmayacak mısın sen be adam. Sanki sınavdan hırsla çıkmış, elini yüzünü yıkayıp bir bardak su içmeden hırsla çöp tenekesine koşmuş ve elindeki malzemelerden kurtulmuş.
Gençler öğrenmek için değil, bir sınav kazanıp işe yerleşebilmek için koşuşturuyorlar. Bilgisiz, becerisiz, dünyadan habersiz, bomboş nesiller yetiştirmekteyiz. Zaten iki nesil FETÖ’ye kurban oldu, yeni gelenlere bari bir şeyler verelim. Veliler bir başka yarış içinde, öğrenciler bir başka; yuvarlanıp gidiyorlar.
Belli ki yöneticilerimiz de durumdan hoşnut değiller. Her gelen sene eğitim sisteminde bir değişikliğe gidiliyor. 5+3+3 olmadı, 8+4 verelim. Yok bu da olmadı bir de 4+4+4 deneyelim. Müfredat çok ağır, öğrenciler kaldıramıyor; biraz hafifletelim. Araya haftada iki saat Kur’an dersi koyalım ki çocukların hepsi namazında, niyazında dini bütün Müslüman olsun. Sınav sistemi verimli olmuyor, üniversite kapılarındaki yığılmadan kurtulamadık. Liseye giriş sınavlarını farklı bir şekilde yapalım, adı da değişik olsun. Tüh be! Alfabede harf kalmadı, bu sınava ne isim koyacağız şimdi?
Biz sürekli tekrarlıyoruz; eğitimde sınava odaklı sistem ortadan kaldırılmalı. Okula giden öğrenmek için kitap açmalı. Öğrenciler ilköğretimden başlayarak bir mesleğe yönlendirilmeli, meslek liseleri düşük puanlı öğrencilerden kurtulma mekânı olmamalı. Tüm öğrencilerin bir çuvala koyulup silkelendikten sonra elekten geçirildiği üniversite seçme sınavlarına farklı bir düzen getirilmeli. Öneriler sürüp gider.
Bir sıkıntı da bürokraside var. Rahmetli Özal bürokrasiyi çalışır hale getirmek için çok gayret etmişti, ama ömrü yetmedi. Şimdi önümüzde bir şans var. Burada da sınav sitemi, memurların işe alınma yöntemleri değiştirilmeli. Ne işe yarayacağı belli olmayan bir genel kültür sınavı olan KPSS memur alımında tek ölçü olmamalı. Öncelikle işçi memur ayırımı ortadan kaldırılmalı. Bir çaycı düşünelim; memur kadrosunda. Yirmi beş yıllık hizmeti süresince hep çay yapıyor: “Ahmet efendi, bize üç çay”. Bu adam hizmet süresince otomatik olarak terfi alıyor ve maaşı yükseliyor. Ama Ahmet efendi işçi kadrosunda ise maaşını yükseltmek için sendika, grev derken ihtiyarlayıp gidiyor.
Eskiden Yeniçeri ocağının en kabiliyetli gençleri Enderuna alınır, orada memur olmak üzere eğitilirmiş. O zamanlar memur olmak devleti temsil etmekle eş anlamlıymış. Memur devletin temsilcisi olarak tebaa karşısında ayrıcalıklı durumdaymış. O devir geçti; şimdi vatandaş vergi veriyor, bunun karşılığında devletten hizmet bekliyor. Bunu yapacak olan da devlet kadroları. Biz onlara bir maaş veriyoruz, onlar da bunun karşılığında bize hizmet ediyorlar. Bu anlayışı bütün devlet kadrolarına getirmek zorundayız.
Son bir söz, işi ehline verelim. Ne yazık ki iktidar partisi örgütü iş ve işçi bulma kurumu gibi çalışıyor. İş bulamayan gençler son bir denemeyle iktidar partisinin kapısını çalıyorlar. Örgütler hemen adamın eline bir üyelik formu verip doldurmasını istiyorlar. Buna ek olarak da gencin kısa bir öz geçmişini alıyorlar. Genç sevinçle gidiyor. Aradan zaman geçiyor; işe girerse ne ala, girmezse hemen başlıyor hükümete sayıp dökmeye. İşin ilginç yönü aynı kişi kayıtlarda hala parti üyesi olarak görünüyor. Eş, dost, akraba hatırı için devlet kadrolarını yeteneksiz insanlarla doldurmayalım. Acısını sonunda biz çekeriz.
Şimdilik bu kadar, talepler bitmez. Sırası geldikçe yazacağız