Yazık Bu Gençlere

  • 904

Birkaç gündür oysal medyada bir paylaşım dolaşıyor. TBMM Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım binmiş olduğu Marmaray’da bir genç kızın elini sıkıyor. Kız Yıldırım’ın suratına bile bakmaksızın ayağa kalkmadan şöyle bir elini uzatıyor. Görünüşe göre kız iktidar karşıtı biri, zaten tavrından da anlaşılıyor. Binali Bey’e bir yakınlık duysaydı bu selamlaşma daha farklı, daha içtenlikli olurdu.

Kızın tavrı çok kişi tarafından eleştirildi, TBMM Başkanı olmuş, kendisinden yaşça çok büyük bir insanın selamını almadan en azından ayağa kalkması gerektiği söylenildi. Bu eleştirilerin arasında kızın bu davranışını savunan bir paylaşım da gözüme çarptı. Paylaşımcı şöyle diyor : “O genç kızı eleştirmeyelim, Binali Bey onun karşısına bir sade vatandaş olarak gelmiştir, o da bir sade vatandaşa gösterilmesi gereken davranışı göstermiştir.”

Paylaşımcı bir zamanlar ülkücü olduğunu bildiğimiz birisi, insan nereden, nereye diye düşünmeden edemiyor. Siyaset uğruna töreyi ayaklar altına almak böyle bir şey işte.

Karşımızdaki insan devletin en üst makamlarından birine gelmiş birisi, ona saygı göstereceksin. Saygı nasıl olur? Önünü ilikleyip ayağa kalkacaksın. O kişi başka bir iktidar partisi mensubu siyasetçi de olabilir, muhalefet partilerinden birinin yetkilisi de. Vali, kaymakam, hatta muhtar bile olabilir. Siyasi kimliği ise hiç fark etmez. Çünkü karşında devlet var, devlet ayaktayken sen oturamazsın.

Hadi diyelim ki o kişi sıfatlarından arınmış, sade bir insan olarak karşında duruyor. O zaman yaşına hürmet edeceksin, baban yaşında adamın karşısında başını kaldırmadan iki parmağını uzatıp el sıkmak ne oluyor. Kendi yaşıtın olsa yine ayağa kalkacaksın, ona insan olduğu için değer vereceksin.

Biz neden böyle olduk? Batılılaşmak diye diye, çağdaşlaşma diye diye sonunda buralara geldik. Özellikle büyükşehirlerde varlıklı kesimin mektep medrese görmüş çocukları değerlerimize karşı böyle umursamaz oluyorlar. Ailelere sorsan bu birey özgürlüğüdür, demokrasidir diyecekler. Bu özgürlüğün sonunda varacağı nokta herkesin bir adım daha ileriye gidebilmek için yanındakileri itip kaktığı, insanın insana  saygısının, sevgisinin olmadığı bir düzen olacak gibi. Avrupa şimdiden alarm veriyor, İngiltere’de bazı lise öğretmenleri silah taşıma izni için yetkililere başvurmuşlar, çünkü öğrenciler okula silahlı gelmeye başlamış.

Öğrencilerimizi en güzel gençlik yılları olan lise çağlarında dershanelere kapatıp birkaç yıl sonra katılacakları sınav yarışı için test çözmeyi öğretiyoruz. Üniversiteyi kazanan öğrenci birden kapağı açılmış gazoz şişesi gibi ferahlıyor. Oraya okumak için geldiğini unutup önüne serilen sanal âleme takılıp kalıyor. Bütün değerlerini unutup tüketim çılgını boş bir yaşantıya kendisini kaptırıyor.

Binali Beyin elini sıkmak için çabaladığı genç kız da işte böyle biri, unutmuş nereden gelip nereye gittiğini, dalgın dalgın sürüklenip gidiyor. İşler böyle giderse ilerde başımız daha çok ağıracağa benzer. Bu kadrolara ülkenin geleceğini nasıl teslim ederiz.

Milli eğitim bu konularda harekete geçmeli. Örneğin Çin’de askerlik yaşına gelmiş kadın erkek bütün gençler önce kısa süreli bir silahlı eğitimden geçirildikten sonra bir süre vatandaşlık eğitimi görüyorlar. Daha sonra da becerilerine göre kısa bir süre fabrikada veya tarımda zorunlu çalıştırılıyorlar. Bütün bu eğitimler tamamlandıktan sonra gerçek hayata atılmalarına izin veriliyor. Bizde neden buna benzer bir düzenleme olmasın. Gençlere test çözmenin hilelerini öğretecek yerde adam gibi yaşamanın sırlarını öğretsek ya.

 

Yazarın Diğer Yazıları