YASALAR VE YÖNETMELİKLER BÜTÜNÜYLE ELDEN GEÇİRİLMELİ

  • 1910

Bu yazıyı okurken bir grup okul çocuğu güle oynaya yanımdan geçerek söz konusu yola girdiler ve evlerine doğru devam ettiler. Aynı anda karşı yönden gelen motosikletli bir ihtiyar yavaşlayarak çocukların yanından geçti. Baktım toprak olan yolun üzerinde yüzlerce tekerlek izi var. Demek ki yol birçok araç tarafından kullanılmakta. Birden aklım iki kilometre Günlükbaşı yönünde kanalın üzerindeki köprüye takıldı. Çamköy ile Fethiye Ovasının bağlantısını sağlayan bu köprüden her gün yüzlerce araç geçmekteydi. Aman kimse duymasın; ben de yolun üzerine çıktım yağan yağmurdan bir çamur deryası haline gelen Mut Deresini seyre daldım. Böylece ben de her vatandaş gibi gün içinde bilmem kaçıncı defa bir yasa veya yönetmeliği çiğnemiş oldum. Laf arasında gördüğüm manzara da hoşuma gitmedi değil. Böyle giderse Körfez birkaç yıla kalmaz dolar, biz de kruvaziyer liman yapılacak mı, yapılacaksa nereye ve nasıl yapılacak tartışmasını unuturuz. Bir zamanlar bu yolun kenarında zeytin ağaçları vardı. Yüzlercesi kesildi. Neden kesildi, derenin akışını engellemiyorlardı diye düşünürdüm. Sorumun cevabını buldum: Bu yolu yasa dışı, izinsiz kullandıkları için kesilmişlerdir diye mutlaka. Çevreciler zeytinler elden gidiyor diye neden bağırmadılar, kendi kendime sordum. Sorunun cevabı hazırdı, şayet burada bir enerji yatırımı, örneğin Türkiye’ye kazandıracak bir yatırım olsaydı hep birden ayaklanırlardı, şimdi ise yönetmelik dışı zeytin ağacı işgali var, kesin hepsini, bu memlekette kanun var. Bir ara DSİ’ye gideyim kanal başındaki tabelanın ne anlama geldiğini sorayım dedim. Sonra düşündüm adamlar bana cevap vermekte zorlanacaklar, ezilip büzülecekler, boşuna onları üzmeyeyim dedim. Eve dönerken bir büyük markete uğradım. Ekmek dolabının önünde bir torba içinde plastik eldivenler; yanında bir duyuru “ Çıplak elle ekmek almak falanca yasanın filanca yönetmeliğine göre yasaktır, eldiven kullanınız”. Baktım kimsenin aldırdığı yok. Önüne gelen ekmeği kapıp gidiyor, ne eldiven, ne başka bir şey. Ne kadar yasa dışı bir toplum olmuşuz ya Rabbim? Eve dönerken yolum bir çöp bidonunun önünden geçti. Başımı uzatıp baktım. Felaket. Bidonun içi Katı Atık Yönetmeliğine göre kesinlikle orada bulunmaması gereken malzemeyle dolu. Hem de bir değil, bin. Desenize Çalıca’da hem esnaf, hem de ev kadınları bir suç örgütü olarak çalışıyor. Yönetmeliklere aykırı davranmak için el birliği ile gayret gösteriyorlar. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Yasa yaparken göz önünde bulundurulması gereken birinci ilke o yasaların uygulanabilir olması, ikinci ilke de bir ihtiyaca cevap vermesidir. Uygulanması mümkün olmayan, hem de vatandaşın hayatını zorlaştıran yasalar çıkarırsanız vatandaşın yasalara olduğu gibi devlete de saygısı kalmaz. Gerekli, gereksiz bütün yasalar çiğnenir, anarşiye kapı açılır. Bundan otuz yıl önce ANAP iktidarında Adalet bakanı Oltan Sungurlu bir çalışma başlatmış ve Osmanlı zamanından beri yürürlükte olan, ancak çağımızda geçerliliği kalmamış yasa ve yönetmelikleri elden geçirmeye başlamıştı. Şimdi bu çalışma ne durumdadır bilmiyorum. Ancak yeni bir tehlike de kapımızı çalıyor. AB’ye uyum yasaları çerçevesinde uygulanmaları durumunda günlük hayatımızı cehenneme çevirecek bir dizi yasa ve yönetmelik yavaş yavaş hukuk sistemimize giriyor. Şimdilik yöneticilerimiz basiretli davranıyor, çoğunlukla bu gibi anlamsız kısıtlamalar getiren yasa ve yönetmelikler görmezden geliniyor. Bu nereye kadar böyle gider, bilinmez. Bizim, özelikle Muğla Milletvekili Hasan Özyer’den bir ricamız var, yoğun Anayasa çalışmaları arasında bu konuya da bir eğilse; gereksiz, çağ dışı, kısıtlayıcı yasa ve yönetmelikler mevzuatımızdan çıkarılsa.

Yazarın Diğer Yazıları