TÜRKİYE'NİN ETRAFINDA NELER OLUYOR?

  • 3483

Önce Rusya ile başlayalım. Çoğu kimsenin korktuğu gibi Rusya ile bir savaşa filan tutuşacak değiliz. Karşılıklı atışmalar bir süre devam eder sonra işler eskisi gibi yoluna girer. Zaten hükümetimiz Rus ve Türk halkları arasında bir düşmanlık oluşmaması için azami dikkat gösteriyor. Suriye ve Irak’ın yeni statüsü belirlenince tartışma konusu kendiliğinden ortadan kalkacağından ”öküz ölür, ortaklık yeniden başlar”. Biz uçak krizini çift taraflı bir mesaj olarak değerlendirmekteyiz. Bir taraftan başını İran’ın çektiği, Suriye ve Irak’ın sallantıdaki devletlerinin ortak olduğu ve Rusya tarafından zorunlu olarak desteklenen Şii eksenine dahil olmamız yolundaki önerilere bir cevaptır bu. Öte yandan İran ile yakınlaşmaya giren ABD’ye de başka bir mesaj verilmiş olmaktadır. Bundan böyle ABD, müttefiki olan Türkiye ile sürtüşme içindeki bir koalisyonun üyesine destek olmakta zorluk çekecektir. Bu destek devam ederse NATO ittifakının güvenilirliği sorgulanacaktır. İran ile olan ilişkilerimize gelince eskisi gibi devam etmektedir. Türkiye ve İran Ortadoğu’da iki kadim devlet olup yüzyıllar boyu kah savaşmışlar, kah barışmışlar, ama her ikisi de birbirini yok etmeyi başaramamıştır. Bunun bilincinde olarak bu devletler üç yüz yılı aşkın bir süredir birlikte kavga etmeden yaşamanın bir şekilde yolunu bulmuşlardır. Bu ilişkiler günümüzde de aynı biçimde devam etmekte her iki devlet de karşı taraftakini aşağılayacak, incitecek davranışlardan kaçınmaya gayret etmektedir. Burada Kürdistan’ın durumu önem taşımaktadır. Irak ve Suriye karmaşası içersinde eli yüzü düzgün bir devlet mekanizması kurmayı başaran Irak Kürt Yönetimi bağımsızlığa adımını atmak üzeredir. Topraklarında keşfedilen muazzam doğal gaz yataklarıyla ekonomisini kuvvetlendirme imkanı bulunan Kürdistan’ın Türkiye ile yakın ilişki içinde olması her iki ülkenin de çıkarınadır. Kürdistan coğrafi açıdan olsun, ekonomik açıdan olsun Türkiye ile bütünleştiği sürece her iki toplumun da bundan yararlanacağı kesindir. Güneyde bir başka ülke Suudi Arabistan’da büyük değişiklikler olmaktadır. Kurulduğundan beri büyük petrol gelirlerinin bir kısmını halka dağıtan ve böylelikle halkın bir ekonomik girişim içinde bulunmasını engelleyen Suudi Krallığı yeni kral Selman yönetiminde farklı bir atılım içindedir. Eskiden ekonomide çeşitlilik ve iş bölümünün demokrasiyi çağrıştıracağı, bunun da kendilerinin sonu olacağını düşünen yöneticiler petrol fiyatlarının da düşmesiyle yeni bir arayış içine girmişler ve halkı ekonomik faaliyetin içine entegre etmenin yollarını araştırmaya başlamışlardır. Bunun ilk göstergesi olarak meşhur Suudi petrol şirketi Aramco’nun hisselerinin bir kısmını halka arz etme kararı almışlardır. Yine geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret ve burada ele alınan konular Türkiye’nin ,ekonomik yapılanmasını kurarken Suudi Arabistan’a yol göstereceğinin işaretini vermektedir. Bu da her iki ülke açısından büyük yarar sağlayacaktır. Son olarak İsrail. Türkiye İsrail ilişkileri kısa bir süre sonra eskisinden daha güçlü olarak kurulacağa benzer. Burada coğrafyanın ve ekonominin her iki ülkeye dayattığı gerçekler söz konusudur. Her şeyden önce İsrail’in Büyük İsrail projesinin romantik bir hayalden öteye gidemeyeceğini başta İsrail yöneticileri olmak üzere aklı başında herkes bilmektedir. Zira altı milyonluk bir Yahudi nüfusuyla 50-60 milyonluk bir Müslüman coğrafyaya egemen olmak fiziki olarak mümkün değildir. Öte yandan Türkiye’nin de bazı Arap ülkelerinin olduğu gibi İsrail’i ortadan kaldırıp bütün Yahudileri denize dökmek gibi bir tasavvuru yoktur. Diyebiliriz ki İsrail ile Türkiye Ortadoğu’da aralarında sürtüşme konusu bulunması mümkün olmayan nadir iki ülkedir. İsrail’de yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre başta Türkiye’den göçmüş Yahudiler olmak üzere hemen hemen bütün İsrail vatandaşları yakın komşuları olarak Suriye yerine Türkiye’yi görmek istemektedirler. Burada tek tartışma Filistin üzerindedir. İsrail’in mevcut yönetimi Filistin korkusunu bahane ederek yönetimde kalmakta ve bir ölçüde kendi vatandaşlarından destek bulmaktadır. Çevresindeki Araplar ile sorunlarını çözmüş bir İsrail’in ne şimdiki gibi milyonluk bir orduya, ne de atom silahına ihtiyacı olacaktır. İsrail-Türkiye-Filistin üçgeninde önemli bir işbirliği imkânı İsrail açıklarında bulunan doğal gaz yataklarından doğmaktadır. İsrail’in çıkardığı gazı Avrupa’ya nakletmesi için en uygun rota Akdeniz altından döşenecek bir boru hattı ile Ceyhan limanına uzanmaktır. Böyle bir işbirliğine Filistinlilerin de dâhil edilmesi uygun olacaktır. Filistinlilere doğal gaz üzerinden verilecek bir pay onların ekonomik refaha kavuşmasını sağlayacaktır. Unutmayalım, Filistinliler Arapların en okumuş, en bilinçli kesimini oluşturur. İsrail ile yapacakları bir ortaklık ve bunun sonucu kavuşacakları refah onları Yahudileri denize dökmek düşüncesinden vaz geçirecektir. Bunun sonunda İsrail yönetimi de daha demokratik bir yapıya kavuşma olanağını bulacaktır. Bütün bu nedenlerden dolayı Türkiye ile İsrail arasındaki sorunların çözülmesi iki ülke halklarının yararına olduğu kadar Filistin’de kalıcı barışın sağlanmasına da yardımcı olacaktır. Dileriz Ortadoğu’daki bütün halklar önlerindeki bu muazzam imkânların farkına varır ve birbirleriyle yaptıkları anlamsız didişmeye son verirler.

Yazarın Diğer Yazıları