'Solcu' Ne Demektir

  • 1173

Eskiden sağını solunu şaşıran adamlara “soluna soğan, sağına sarımsak as” derlermiş. Şimdi işler öyle karıştı ki bütün sebzeleri adamın orasına burasına taksan yine ne olduğu anlaşılmayacak.

Siyasette sağ-sol tanımlamaları Fransız İhtilalinden sonra oluşturulan Fransız Meclisinden kaynaklanır. O mecliste işçiden, köylüden, fakir halktan yana olan siyasetçiler salonun soluna, burjuvaziden, zenginlerden yana olan siyasetçiler de salonun sağına otururmuş. Sağcı-solcu deyimleri de buradan çıkmış.

İleriki tarihlerde solcular komünist hareket içinde yer alarak üretim araçlarının devletin elinde olduğu, dünyadaki bütün işçilerin birleşmesini amaçlayan bir düzen için çalışmışlar. Bu sistemin ana çizgilerinden biri de dine yer vermemesiymiş. Daha sonra bu hareket kendi içinde bölünerek çeşitli gruplara ayrılmış.

Sermaye sahipleri de ellerindeki devlet otoritesiyle bu partilere karşı bir örgütlenme içinde olmuşlar. 1917 de Rusya, 1946 da ise Çin komünist idareyi kabul etmiş. Bunların karşısında ise başta ABD olmak üzere Batılı emperyalist devletler yer almış. Bizim gençliğimizde Türkiye’deki sol hareket daha çok antiemperyalist çizgide, ABD sömürüsüne karşı bir eylem içindeydi. ABD taraftarı olan yöneticiler de İslami değerlerin arkasına sığınarak “Biz gidersek komünistler gelir, dinden imandan olursunuz” diyerek büyük kitleleri solculara karşı kışkırtırlardı.

İnsanların doğal yaşam ritmi ile uyum sağlayamayan komünist sistem 1990 yılına gelindiğinde çöktü. O tarihe kadar ABD ve Batılıların karşısında denge unsuru olarak hiçbir güç kalmamıştı. Bu tarihten sonra geçen onbeş-yirmi yıl içinde taraflar yeniden oluştu. Müslüman halkların karşısına çıkarılan komünizm kabusu ortadan kalkmış, insanlar perde arkasındaki düşmanın Batı ve onun sistemi olduğunu anlamaya başlamışlardı. Başta Türkiye olmak üzere birçok İslam ülkesi emperyalist Batı’ya karşı bir davranışa girmiş, bazılarında ise başlarındaki Batı kuklası yöneticileri iktidardan uzaklaştırmak için eylemler başlamıştı. Sözün kısası bir zamanlar bilinçsiz olarak “sağ” ın, yani uluslar arası Siyonist ve Haçlı ittifakının yanında yer alan Müslümanlar kendi yerlerinin orada olmadığını anlamışlar, dolayısıyla bir anlamda “sol” çizgiye gelmişlerdi.

Müslümanların gerçek yerlerini bulmasına karşın bir zamanlar kendilerini “sol” olarak tanımlayan, antiemperyalist hareket içinde eylemlere katılmış olan kesimler kendilerini bir açmazın içinde buldular. Çoğunluğu laikçi kesimden gelen, üniversite bitirmiş, ama gençliklerinde dini ve milli terbiye almamış bu insanlar iş hayatına atılarak önemli mevkilere gelmişler ve ister istemez çalışan sınıfların karşısında bir konum almışlardır. Öte yandan İslama soğuk bakmaları onları doğal olarak “sağ”, yani emperyalist kampın içinde yer almaya yönlendirmiştir.

Bugün bakıyoruz ki sol-sağ ayırımı bir zamanlardaki bilimsel çizgisinden sapmış, rakı içen- içmeyen tartışmasına dönmüştür. Rakı içenler solcu, içmeyenler ise sağcı olarak anılmaya başlanmıştır. Bu garip tanımlamayla örneğin rakı değil de viski içen binlerce zengin iş adamı solcu, milyonlarca Müslüman işçi ise sağcı olabilmektedir.

Gezi olaylarında devletin malı otobüsleri, araçları yakıp yıkanlar ve onlara mali destek sağlayan iş adamları solcu, devletin malını korumaya çalışan emniyet güçleri sağcı, faşist diye adlandırılabilmektedir.

Bu konularda medya ve sosyal medyadaki görüntüler de bize ışık tutacaktır. Çok iyi donatılmış bir rakı masası görüntüsünü paylaşan bir kişi, sırasında “Tamam” sloganını mutlaka kullanmıştır. O rakı masasının nerede ve nasıl kurulduğunu araştırsanız  bir işçinin aylık gelirinden fazlasının o masa için harcandığını öğrenirsiniz. Ama onlar “solcu” dur. Irkçı bir Kürt örgütünden başka bir şey olmayan PKK Avrupa basınına göre “solcu” dur. Irkçılıkla solculuğun nasıl bağdaştırılacağı da ayrı bir soru olarak ortada durmaktadır.

Bizim dil bilimcilere olsun, sosyal bilimcilere olsun şöyle bir önerimiz olacaktır; “sol” ve “sağ” deyimlerini dünyada oluşan dengelere göre yeniden tanımlamaları zamanı gelmiştir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları