Şöför Dostlar Darılmasın

  • 946

Minibüs şöförü dostlar darılmasın ama şu son iki yıldır hemen hepsinin vatandaşa karşı tavırları değişti. Yeni araçlarla sefere başladıklarından beri yüzlerindeki ifade farklılaştı. Şöför koltuğunda, bakıyorum, Moskova, Kızıl Meydan’da geçit töreni izleyen Komünist Partisi ileri gelenleri gibi asık suratlı oldu hepsi. Araca binerken selam veriyorsun, selamını lütfen alıyorlar. Kimisi hiç almıyor.

Eskiden böyle değildi. O on dört kişilik araçlara bindiğinizde bir samimiyet oluşuverirdi şöförle aranızda. Siz susmayı tercih etseniz bile o arkasına döner, ortaya bir konu atardı. Muhabbet böylece sürüp giderdi. Olmadı bir kaset koyar, başlardı bağırtmaya. Sus, sesi kıs dinlemezdi. Kaseti takarken çıkan sesi özlemişim çoktandır.

Bundan birkaç ay önce İstanbul’daydım. Üsküdar’dan minibüse bindik, Umraniye ilerisinde yeni kurulan mahallelerden birine gideceğiz. Akşam vakti, minibüs kalabalık, yollar dur kalk ilerliyor. Ayakta kaldım, kimse de yer vermedi. Kapının önünde inen binenin parasını şöföre uzat, para üstü ver, bir saati aşkın süre bu iş bana düştü. Ücretler de bir değişik, hep küsüratlı, 165 kuruş, 235 kuruş, 310 kuruş gibi rakamlar. Arada bir durakta yolcu arabaya işaret ediyor: “Usta, Bakırköy’e gitmek için hangi arabaya bineceğim?” Kardeşim, burası Üsküdar, sen hele bir Boğazı karşıya geç. Artık yüzer misin, yoksa gemiye mi binersin bilmem. Karşıya varınca sorarsın. Son durağa geldik, şöför benim farkıma varmış olacak ki “Abi, sen de bayağı ihtiyarmışsın, yorduk seni, kusura bakma”. 

Bizim Fethiye’nin şoförlerindeki bu değişim neden diye merak ettim. Acaba bu yeni minibüslerdeki şöfor koltuğu yolculardan bir basamak yüksekte de ondan mı? Çünkü insan biraz yüksekte oturunca kendisini bir üstünlük duygusu kaplar. Benim kamyon, otobüs ehliyetim yok. Bazen denemek için kamyonun direksiyonuna geçiyorum, ap ayrı bir duygu yola yukarıdan bakmak, sür geç, yolların kralısın sen.

Gerçi şimdiye kadar hiçbir minibüsçü bana saygısızlık etmedi. Yaşlıyım diye durakta yanıma yanaşıp birden gazlayıp gitmedi. Hizmet de güzel. Durak araları fazla değil. Araçlar koltuk araları biraz dar olsa bile konforlu. Sık sık sefer var. Sözün kısası yolcular açısından şikâyet konusu olabilecek bir durum yok. Ancak özellikle 65 yaş üstü, beleşçi diye adlandırılan bazı yolcuların şikâyetleri kulağımıza geliyor.

Anlatıldığına göre minibüsçü durakta bekleyenin yaşlı olduğunu fark edince gazlayıp gidiyormuş. Yine şöförler arasında en çok konuşulan konu beleşçi yolcuların fazlalığı ve buna karşı devletin onlara verdiği sabit ücretin azlığıymış. Biz buna ekleme yapalım; 110 bin liraya aldıkları bu araçlar kendini ödediği zaman belki de Büyükşehir araçları yenileyin diye emir verecek. İnsan kendi sermayesiyle kurduğu işletmede bir çeşit devlet memuru gibi çalışacak demiştik. Her şeyi belediye belirliyor, şöföre de maaşlı memur gibi çalışmak düşüyor. O zaman alsın belediye araçları, şoförleri de maaşa bağlasın, insanlar gerilimden kurtulsun demiştik. Dinleyen olmadı. 

Komünizm neden çöktü diye sorarlar.  Bunun tek bir sebebi vardır; insanları çalışmaya yönelten başlıca güç kazanma isteğidir. Komünistler bunu bilemediler. Herkesi ücretli işçi yaptılar. Adam çok da çalışsa, ya da yan gelip yatsa aynı ücreti alacağını bildiği için işten kaytarıyordu. Verimlilik düştü, icatlar azaldı ve sistem ekonomik olarak son buldu.

Bizim Muğla Büyükşehirin uyguladığı sistem de buna benziyor. Başka şehirlerde bu nasıl oluyor bilmiyorum. Özellikle beleşçi tabir ettiğimiz 65 yaş üstü, polis, görevli ve saire personel taşınan yolcunun yaklaşık üçte birini oluşturuyormuş.  Bir minibüsçü ayda 3bin beleşçi taşıyormuş. Bunun için de Belediyeden aldığı para 1000 lira. Yaklaşık kişi başı otuz kuruş. Çoğu kimse yerde otuz kuruş bulsa eğilip almaz. Şöför ise aracını durduracak, belki yaşlı adamı alabilmek için geri manevra yapacak. Adam zor biner, uzun süre oturup yerleşmesini bekleyecek ve zaman kaybedecek. Bu işin maliyeti 30 kuruştan daha fazla.

İşte o zaman minibüsçü gerilime giriyor. Suratını asıyor, başlıyor içinden sövüp saymaya. Bazen de durakta tek bir yaşlı gördüğü zaman gazlayıp geçiyor. Esnaf şu günlerde verilen 1000 liranın artırılması peşinde. Sonucu bilemem. Ama şöyle bir öneri de ortaya atılabilir, beleşçiler için verilen ücret taşınan yolcu başına verilsin. Çok taşıyan çok para alsın, hiç taşımayan buradan hisse almasın. Bu yalnızca bir öneri, tartışılsın diye ortaya attık. Şimdi önümüzde seçimler var. Konuyu Muğla Büyükşehire açıp tartışmanın bir yararı olacağını sanmıyorum. Onlar ideolojik  olarak bir kısım kararlar alıyor ve bunun doğru olduğunu düşünerek uygulamaya koyuyor. Şöför esnafı bunu farklı partilerin adayları ile de görüşmeli, onları da harekete geçirmeli diye düşünüyorum.                                        

Yazarın Diğer Yazıları