Siyasi Dil Nasıl Olmalı?

  • 434

Önceki hafta eski Ankara Belediye Başkanı Melih Gökşek’in Mart 2019 seçimlerinde MHP tarafından Ankara Belediye Başkanlığına aday gösterileceği dedikodusu bir anda kulislere yayıldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu konuda açıklama yapmakta gecikmedi. “Bizim parti olarak kendisine herhangi bir adaylık teklifimiz olmamıştır. Ancak böyle bir talepte bulunursa memnuniyetle değerlendiririz”.

Melih Gökçek ise zaman kaybetmeden Bahçeli’nin bu açıklamasına cevap verdi. “Beni adaylığa layık gördüğünüz için size minnettarım. Fakat ben Ak Partiliyim, ancak partimin verdiği bir görevi kabul ederim.”

Bu dedikodunun nedenini ve kaynağını araştırmak bizim amacımız dışında. Belki samimi bir vatandaş isteğidir, belki de daha derin bir siyasi planlamanın ürünüdür. Burada üzerinde durmak istediğimiz husus kullanılan üsluptaki saygı, zerafet ve ölçülülük üzerinedir.

Aynı davranış biçimini biz eski cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve eski bakanlardan Bülent Arınç’ta da görmekteyiz. Abdullah Bey 24 Haziran seçimleri öncesi muhalefet adayı olması gündemdeyken bazı Ak Partililerin saldırılarına rağmen hiç konuşmamayı tercih etmiş ve geçtiğimiz gün İstanbul Havalimanı açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la samimi bir şekilde poz vererek tartışmaları sonlandırmıştır. Bülent Arınç da kendisine yapılan bütün sataşmaları cevapsız bırakmış, sadece “Ben aktif siyaseti bıraktım, artık Ak Parti’nin basit bir neferiyim” biçiminde cümleler söylemiştir.

Yerelde Muğla ve Fethiye’ye baktığımızda ne yazık ki aynı seviyeli üslubu görememekteyiz. Bir zamanlar CHP’ye musallat olan medya üzerinden tartışma hastalığı Ak Parti’ye de bulaşmıştır. Çok değil yakın zaman kadar CHP’de bir Emrah Doğu sorunu vardı. Parti içinde bir grup Emrah Doğu olmasın da kim olursa olsun anlayışı içindeydiler. Belki kendisinin aday olduğu makamlarda göreve gelirse başarısız olacağını düşünüyorlardı, bilemem. Ama sanki karşı partiden biri gelip aralarına karışmış gibi davranışlarının nedenini de bir türlü anlayamamıştım.

Daha önceleri yine aday olan Yusuf Hıra’nın da partideki kaydı bir anda kaybolmuş ve adaylığı zora girmişti. Halbuki kendisinin daha önceleri CHP içinde çeşitli yönetim kademelerinde olduğu bilinmekteydi.

Mart seçimleri öncesi Ak Parti’de de hareketlilik başladı. Aday adayları bir bir boy gösteriyorlar. Adaylar ve çevreleri üzerindeki tartışmalar yine medya üzerinden yapılıyor. Onları destekleyen veya desteklemeyen yöneticiler hakkında hergün yeni haberler duyuyoruz. Bunların hangisi doğru, hangisi gerçek dışı biz siyasetin içinde olmamıza rağmen şaşırıp kaldık.

Doğrudur, özellikle iktidar partilerinde çeşitli düşüncede insanlar hizmete talip olur. Kimisi ikbal için, kimisi para için, kimisi hizmet için, bir kısmı da Allah rızası için bu mevkilere gelmek isterler. Hatta belki de aralarındaki gençlerden meşhur olayım da zengin bir kızla evlilik yapayım diye düşünenler bile olacaktır.

Aday belirlemede yapılması gereken partililerin bu kişileri kendi aralarında değerlendirip, tartışıp, görev için en uygun olanını belirlemektir. Ama böyle yapılmamakta, bütün kirli çamaşırlar medya önünde kamuoyuna sergilenmektedir. Bunun sonucunda hiçbir siyasi ve ideolojik temeli olmayan gruplaşmalar ortaya çıkmakta, aynı parti içinde insanlar birbirleriyle selamı sabahı kesmektedir.

Bazı tartışmalar ise isim belirtilmeden “anlarsın ya” taktiği ile yapılmaktadır. Bunu belki işi bilenler anlar. Ama konuya yabancı olanlar acaba nedir, kimdir diye şüpheye düşer. Karşısındaki herkese kuşku ile bakmaya başlar. Bu da parti içindeki bütünlük ve dayanışmayı zedeler.

Bu gibi tartışmalardan özellikle FETÖ gibi bütün ülkenin kılcal damarlarına sızmış örgütler yarar sağlar. Artık karşınızdakini FETÖ’cülükle suçlamak kolay bir yöntem haline gelmiştir. Çünkü çoğumuzun zamanında bu örgütü tanıyamadığımız için, veya işlerimizi yürütmek amacıyla mecbur kaldığımız için bir kısım temasları olmuştur. Şimdi bile çok kimse FETÖ’cü tanınan eski arkadaşlarıyla dostluk ilişkilerini sürdürmektedir. Bizim bu insanların hepsini FETÖ’cü diye suçlamamız gerçek örgüt üyelerinin arada rahatça nefes almalarına yol açar.

Önümüzdeki seçimlerde sağlıklı bir sonuç alabilmeleri için özellikle Muğla’daki Ak Parti örgütlerinin yapmaları gereken tartışmaları kırıcı olmadan ve kesinlikle medya aracılığına başvurmadan yapmaları daha doğru olacaktır kanısındayız.

Yazarın Diğer Yazıları