Şikâyet

  • 535

Ayşe sümüklerini akıta akıta gelir: “Öğretmenim, Ahmet saçımı çekti”. Bu arada bir ağlama sesi duyulur. Gelen Hasan’dır: “Öğretmenim, Mehmet bana vurdu”. Uzaktan bir ses duyulur : “Öğretmenim, Şakir kalemimi aldı, vermiyor”. Mekânı cennet olsun, ilkokuldaki öğretmenim Saliha Hanım bizlere şikâyet etmeyi yasaklamıştı. Gidin, kendi sorununuzu kendiniz çözün derdi. Rahmetli babam bu konuda daha da ciddiydi. Altı yedi yaşlarındaydım. Birgün çocuğun biri oynarken bana bir taş attı. Bayağı canım acıdı. Gidip babama söyledim. Ondan bu çocuğu cezalandırmasını beklerken bir tokat yedim. “Ulan deyyus, eskiden anan tuvaletini yaparken seni tutuyordu. Şimdi helâya gidip kendin yapıyorsun işini. Elin çocuğunu ben mi döveceğim? Git, sen de ona bir taş at”. Şikayet konusunda ev hanımları da önde gelir. Kocası yorgun argın eve gelmiştir. Kadın başlar dırıldanmaya : “Ah, bugün çok yoruldum. Ayaklarıma kara sular indi. Başım kazan gibi ağrıyor. Yemek yok. Dünden kalan yemeği ısıtıver. Ben bir şey yemeyeceğim. Seni beklerken uykum geldi, yatacağım”. Adam içinden bir La havle çeker, kapıyı vurup sokağa döner. Soluğu ya kahvede ya da meyhanede alır. Siyasi arenada ise şikayet şampiyonu ana muhalefet CHP’dir. Hemen her konuda yakınır, ağlayıp, sızlar.Battık, batıyoruz diye ortalığı ayağa kaldırır. İktidarın aldığı hemen bütün kararları iptal edilmesi için yargıya götürür. Ya AYM’e, ya da Danıştay’a başvurur. Eskiden işi daha kolaydı. Zira bu kurumlar CHP’nin oyla engel olamadığı iktidarı iş yapamaz hale getirmesi için önceden kurgulanmıştı. Şimdi işler değişti, yargı gerçekten görevini yapıyor. Ama ana muhalefet dikkate alınmayacağını bildiği halde her konuda yine yargıya başvuruyor. Alışkanlık işte. Şikâyet aslında bir acziyet, bir yetersizlik belirtisidir. Karşılaştığı sorunları çözemeyen insan bunları başkasına anlatarak onların kendisine yardım edeceğini düşünür. Bu açıdan bakıldığında ana muhalefetin konumu düşündürücüdür. Çünkü siyaset çözüm üretme sanatıdır. Mevcut yönetimin ülke için yaptıklarını beğenmiyorsanız, kendi önerilerinizi tartışmaya açar, onların benimsenmesine gayret edersiniz. Ama hiçbir çözüm öneriniz yoksa, veya önerilerinizi milletin benimsemeyeceğini biliyorsanız, en azından çalışır görünmek veya istemediklerinizi engellemek için şikayet yoluna saparsınız. Bir şikâyet uzmanı da basındır. Gerçi basının görevlerinden biri de şikâyet etmektir. Mevcut sorunları araştırmak ve çözümü için yetkilileri uyarmak, uyarılara cevap alınamıyorsa kamu oyu oluşturmak onun görevidir. Ancak her konuyu eleştirmek yanlış olduğu kadar, her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir tablo çizmek de aynı oranda yanlıştır. Bazıları basının sadece eleştiri görevi olduğunu savunur. Bundan yirmi beş yıl kadar önce yazar Aziz Nesin ile Fethiye’ye geldiğinde konuşmuştuk. Bize Fethiye Kaymakamını neden eleştirmediğimizi sordu. Nezaket icabı polemiğe girmedik. Zamanın Fethiye kaymakamı ile yakın dostluğumuz vardı. Özel bir sorunumuz olduğunda da, Fethiye ile ilgili bir sorun olduğunda da yanına varır konuyu gündeme getirirdik. O da elinden geldiğince sorunu çözmek için gayret ederdi. O zaman ben bu adamın nesini eleştireyim. Kendimle ilgili birkaç söz edeyim. Ben mühendisim. Mühendis öğrendiği bilimleri uygulama alanına sokan insan demektir. Yani bir sorun varsa onu çözmek için gayret eden insandır mühendis. Aynı zamanda gücümüzün yettiği kadar siyasetin de içindeyiz. Her gün ağlayıp sızlarsam vatandaş bana sormayacak mı sen ne biçim siyasetçisin diye. Önceki gün genç bir bayan bana yazmam için bir şikâyetini iletti. Kendisi Karaçulha’da oturuyormuş. Her gün işe gidip gelmek için altı lira minibüs ücretini çok bulduğunu söyledi. Hem de sabahları minibüsler dolu geçiyormuş, dakikalarca durakta bekliyormuş. “Yaz” dedi. Burada iki sorun var. Ücretin fazlalığı ve sabahleyin minibüslerin kalabalık oluşu. Karaçulha-Fethiye arası yaklaşık 10 km. Işıklarda beklemek dışında yolda trafik tıkanıklığı yok. Aynı mesafe İstanbul’da Kadıköy-Ataşehir arası 2,85 T.L. İndi-bindi 2 lira. Yolun yarısına gelince trafik kilitleniyor. Şoför bir veya ikinci vitesle gitmek zorunda kalıyor. Bu hesapla 2,85 liralık ücretin en az 5 lira olması gerekiyor. Öte yandan sabah seferleri artırmak için hatta ilave minibüs olması gerek. O zaman da iki üç saat dışında araçlar boş gidip gelecek. Biz zamanında Muğla Büyükşehir Belediyesini uyarmış ve bu işin böyle gitmeyeceğini söylemiş ve yeni kurulan sistemin sakıncalarını belirtmiş, çözüm yollarını göstermiştik. Şimdi şikâyetler gelmeye başladı. Bundan sonra bize düşen görev bu şikayetleri yansıtıp kamuoyu oluşmasını sağlamak.

Yazarın Diğer Yazıları