SARIKAMIŞ DERKEN...

  • 281

“ Ankara Kitap Fuarı” Sarıkamış ismi bana mekandan çok geçmişte kalmış bir zamanı çağrıştırır daha çok. Acaba bu kenti terkedip başka kentlerde yaşadığımız için mi böyle düşünüyorum diye kendimi sorguladığım çok olur ama geçmişte yaşanmış kalmış fikri daha ağır basar. Sanki Sarıkamış adını koyanlar da bunu önceden öngörüp mü koymuşlar diye düşündüğüm de olur. Sarıka- mış! Sonundaki – mış bana hep - mışlı geçmiş zamanı çağrıştırır. Bir de Sarıkamış ' ı Sarıkamış yapan insanlar 1960 ile 1980 yıllarıarasında yaşamıştır ve Sarıkamış adını dünyaya tanıtmışlar ve o güzel insanlar şairin dediği gibi o güzel atlara binip terk etmişler bu alemi! Dünya çapında güreşçilerimiz, kayakçılarımız atletlerimiz, boksörlerimiz, tiyatrocularımız hep o tarihlerde adlarını tarihe yazdırmışladır. Bu yüzden Sarıkamış denilince hep o yıllar gelir aklıma. Ve yine bu yüzden 70’Lİ YILLARDA BENDE KALAN SARIKAMIŞ kitabımda o yılları konu aldım ve istedim ki o yılların Sarıkamış ‘ı tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolup gitmesin. O dönemin güzel insanları hep hatırlansın ve gelecek kuşaklar sevgiyle tebessümle anımsasın o günleri. İşte bu yüzden Sarıkamış kitabının imza günleri benim için ayrı bir duygusallık taşır o yıllardan arkadaşlarımla buluştukça gözlerim dolar , yıllar öncesine gider gider gelirim içimden kimseler görmeden! Ve bu kuşak henüz kaybolmadan, Sarıkamış kitabının imza günlerinde bizzat kitap fuarlarına katılarak, can dostlarımla dünya gözüyle bir kez daha buluşmak, gözlerinin içine bakarak o yılları bir kez daha yaşamak isterim. Ankara Kitap Fuarı benim için çok önemliydi. Hiç de gidecek ne halim ne de keyfim vardı aslında. Geçen ay hem canım abimi hem canım annemi aynı hafta içinde kaybetmenin şokunu ve acısını yaşıyordum. Buna rağmen bu fuara katılmak gerektiğini hissediyordum. İyi ki de katılmışım. Çocukluk arkadaşlarım beni yalnız bırakmadılar. Sarıldık, koklaştık. Kitapları imzaladık. Geçmiş zamanı şimdiki zamana güncelleyerek an' da tarihi yaşadık. Çok mutlu oldum hem de nasıl anlatamam. Hepsini özlemle kucaklıyorum ve öpüyorum. Sağ olsunlar var olsunlar! Akşam da Songül ezemin meşhur Fıççın böreğini üstüne de helvasını yiyerek canıma can katarak Ankara' dan ayrıldım. Bana unutulmaz anlar yaşatan tüm camlarına selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları