Patlıcan

  • 746

Bir aya yaklaşık bir süredir patlıcanla yatıp kalkıyoruz. Patlıcan, biber, ıspanak ve diğer birkaç sebzenin fiyatlarında bu kış görülen orantısız artış özellikle muhalefete can simidi oldu. Bu artışı hükümetin yanlış tarım politikalarına bağlayanlar olduğu gibi hükümetin yabancı devletlere hizmet için bilinçli olarak ülke tarımını yok ettiğini iddia edenler bile oldu.

Biz diğer birçok konuda olduğu gibi bu eleştirileri ihtiyatla karşılamakla beraber görsel medyadaki çeşitli patlıcan yemeği görüntüleri iştahımızı kabarttığı için gidip bir Cumartesi pazarında fiyatları inceleyelim, uygun bulursak biraz patlıcan alıp 40 türlü yemeği yapıldığı söylenen patlıcan yemeklerinden bir tanesini pişirir afiyetle yeriz dedik.

Ancak muhalefetin söylediği gibi bir kısım sebzelerin, hem de Çalıca pazarında çok yüksek fiyatla satıldığını görünce iştahımızı bir başka haftaya sakladık. Bu arada gözümüze portakal, mandalina ve elma fiyatları ilişti. Bu meyvelerin fiyatları 1 lira ile 3 lira arasında değişiyordu. Kaliteli bir portakal veya elma 1,5 liraya alıcı buluyordu. Patlıcan uçup giderken bunların fiyatı neden yerinde sayıyordu.

Hükümeti destekleyen bir yazar olarak şöyle yazabilirdik : “Erdoğan hükümetinin tarım alanında yürüttüğü başarılı politikalar sonucunda pazardaki portakal ve elma fiyatları en düşük düzeyde kalmıştır. Hem bol ve hem de kaliteli olan bu meyvaları tüketen vatandaşlarımızın önümüzdeki yerel seçimlerde hükümetimizin bu başarısını da göz önünde bulunduracağını düşünmekteyiz”.

Sonra düşündük ki böyle yazsak okuyucularımız bizimle alay eder, kaldı ki müdürümüz Zafer Bey kulağımı çeker “Akın Abi, ben seni akıllı bir adam bilirdim, bir daha böyle saçmalama” der. Yerin dibine girmiş oluruz.

İşin gerçeği şu ki ne portakal ve elma fiyatlarındaki ucuzluk, ne de patlıcan, biber ve diğer sebzelerin fiyatlarındaki pahalılık ile hükümetin tarım politikası arasında hiçbir ilişki yok. Elma ve narenciye ürünü bu yıl bol, ayrıca kıyılarda don olmadığı için narenciye zarar görmedi, onun için ürünün tamamı piyasaya indi. Buna karşılık bu kış Aralık ortalarından beri sebze üretim merkezi olan Akdeniz kıyıları neredeyse hiç güneş almadı. Bu nedenle örtü altı sebzelerin gelişmesinde yaklaşık bir aya yakın gecikme oldu. Ayrıca yağmur hiç durmuyor, tarlalar çamur içinde. Ispanak sökmek için bahçeye giren vatandaş çizmelerini toprakta bırakıp döner. Buna bir de bir kısım serada oluşan hasar da eklenirse fiyatların neden bu kadar yüksek olduğu hemen anlaşılır.

Buraya kadar işin üretimle ilgili olan tarafını konuştuk. Ancak sorunun büyük bir bölümü üretilen malın büyük şehirlerdeki pazarlanmasıyla ilgili. Örneğin şu anda portakal dalında 80 kuruş. Ama İstanbul’da bir markette 4 veya 5 lira. Bu ürün Antalya’dan İstanbul’a gidinceye kadar fiyatı nasıl oluyor da 5-6 kat artıyor onu tartışmamız gerekiyor. Zaten sorunun esas nedeni de burada.

Zamanında haller yasası çıkarılmış, ürünlerin üreticiden tüketiciye sağlıklı bir şekilde ulaştırılması için bir kısım önlemler alınmış. Ancak bu önlemler istenilen sonucu doğurmadığı gibi sebze meyve alanında serbest ticaretin yolunu kapamış ve devlet eliyle bir kısım işlevsiz kurumların üretici ile tüketici arasına girmesine yol açmış. Bunda belki belediyelerin hallerden rusum alabilmesi kaygısı rol oynamış, belki de devlet kendi yapması gereken bir kısım işleri aracılara yaptırarak aradan sıyrılmak istemiştir. Bilemeyiz.

Ancak bu gün gelinen durum üreticiyi malını satarken tercih yapamama durumunda bıraktığı gibi tüketicinin de ihtiyacını alırken özgürce seçim yapamaması sonucunu doğurmakta. Ortada bir haksız kazanç var, bunu yok etmek gerekir.

Bir yerde kolay para kazanıldığını anlamanın yolu defterlere, muhasebeye bakmakla anlaşılmaz. Şayet orada emeksiz havadan para kazanılıyorsa mutlaka civarında bir kısım eğlence yerleri de mevcuttur. Hallerin civarına bakarsınız, gazino doludur. Bir saatte kazanılan paralar burada orta yaşlı bir bayanla karşılıklı içki içip anlamsız bir muhabbet etmek uğruna yine bir saatte harcanır. Ertesi güne hayrola.

Ticaret Bakanımız Haller Yasasının yeni haliyle düzenlenmekte olduğunu söylüyor. Ancak korkarım ki seçim öncesi bir kısım çevreleri ürkütmemek uğruna yuvarlak laflarla geçiştirmiş konuyu. Buradan Tayyip tarımı bitirdi diyenlere de sesleniyoruz; bu yasanın düzgün bir şekilde çıkıp üretici ile tüketici arasındaki fiyat duvarını ortadan kaldırmasını istiyorlarsa gelsinler, kendi önerilerini getirsinler. Bakarsınız akıl akıldan üstündür.

Yazarın Diğer Yazıları