Önemli Bir Soru

  • 2370

Siyasi partilerimizin terör konusundaki tavırları ve tutumları nedir, onu araştıracağız. Tersten başlarsak HDP bizleri yanıltmıyor. Bir taraftan barış havarisi rolünü oynarken öte yandan öldürülen teröristlerin cenazelerini en önde sahiplenerek terör örgütüne desteğini gösteriyor. Sorulduğunda ise bunların masum sivil halk çocukları olduğunu söylüyor. Terör örgütünün yaptığı her türlü silahlı direniş v e propagandayı alkışlıyor. İplerini elinde tutan patronları gibi terörün sebebinin Erdoğan’ın iktidar hırsı olduğunu utanmadan tekrarlıyor. MHP’ye gelince bizce bu konuda en zor durumda olan parti olarak onu gösterebiliriz. PKK terörüne karşı olduğunu zaten herkes biliyor, bunu dillendirip tekrar tekrar açıklamasına gerek yok. Ancak hükümet bu konuda ölümüne bir çaba gösterirken neden elini taşın altına koymayıp Ak Parti’yi yalnız bıraktığını bir türlü açıklayamıyor. İnsanlar söylenilene değil, yapılana bakar. Şimdiki haliyle hükümetin teröre karşı duruşu milliyetçi kesimin Ak Partiye doğru yönelmesine neden oluyor. Bu yönelişi durdurabilmek için MHP’nin yapabileceği pek fazla bir şey yok. Sokağa çıkıp teröristlerle bilfiil mücadele edemeyeceğine göre yapabileceği tek şey kendisinin Ak Parti’den daha milliyetçi olduğunu kanıtlamak. Bunun için de hükümetin çözüm süreci boyunca terör örgütüne müsamaha gösterdiği gerçeğini dile getirerek bugün olanların o zamanki ihmallerin veya ihanetlerin sonucu olduğunu söylüyor. CHP terör konusunda biraz suskun. Bunun nedenini bu partinin parçalı yapısına bağlayabiliriz. CHP’nin içinde terör örgütüne destek veren en aşırı “sol” (1) dan , ulusalcı milliyetçilere kadar her renkten insan var. Parti yönetimi HDP’ye kaptırdığı oyları geri almak için milliyetçi söylemlere yönelse içindeki ulusalcı, Atatürkçü kanat ayaklanacak, MHP’ten oy devşirmek için milliyetçi söylemler geliştirse bu sefer içindeki terör örgütü yandaşları bağırmaya başlayacaklar. Ondan olacak ki Genel Başkan Kılıçdaroğlu bu konulara pek değinmiyor. Ancak son günlerde yurt dışındaki bir kısım odalarda ısıtılıp pişirilen “terörün nedeni Erdoğan’ın başkanlık isteğidir” söylemi çok hoşuna gitmiş ki bunu ara sıra tekrarlıyor. Böylece bir taşla üç kuş vurduğun sanıyor. Hem en büyük rakibi Ak Parti’ye çatmış oluyor, hem terörü lanetliyor, bunu yaparken de içindeki “sol” ve milliyetçi kesimlerin tepkisini üzerinden atıyor. Terör konusunda en rahat parti kuşkusuz Ak Parti. Hükümetin terör örgütüne karşı giriştiği topyekün savaş partisinin tamamı tarafından destekleniyor. Bu konuda hiçbir sıkıntısı yok. Böyle bir savaş hali millette birlik, beraberlik havası oluşturur. Bu birlik de en önde savaşan ekip etrafında kenetlenir. Ak Parti hükümette bulunmanın sonucunda bu birlikteliğin merkezi oluyor. Peki terör örgütünün esas patronu dış güçler ve onların işbirlikçisi bir kısım yerli sermaye grupları ne yapıyor. Onlar her zaman olduğu gibi ellerindeki muazzam para ve propaganda gücünü kullanıyorlar. Bir taraftan terör örgütünü silahlandırırken öte yandan yalan haberler yaymaya devam ediyorlar. Yayınlarında bir taraftan terör örgütüne güzellemeler düzülür, emniyet güçlerimizin yaptıkları zulüm olarak nitelendirilirken, milliyetçilere de göz kırpmak ihmal edilmez “ Terörün sorumlusunun Tayyibin iktidar hırsı olduğu, hükümetin çözüm sürecinde terör örgütü ile birlikte hareket ederek onun güçlenmesine destek olduğu” yalanı sürekli pompalanır. Bazı konular vardır ki mutlaka açıklama gerektirir. Bunlardan biri de çözüm süreci boyunca hükümetin terör örgütünün silahlanıp, yığınak yapmasına neden göz yumduğudur. Mart 2013’ten beri geçen yaklaşık iki buçuk yılık süre içinde terör örgütü silah bırakmak şöyle dursun misliyle silahlanarak ülkemizin doğu ve güneydoğusunu adeta cephanelik haline getirmiştir. Bunun yanı sıra okul sıralarından aldığı gençlerimizin beyinlerini yıkayarak birer terörizm robotu haline getirmekte oldukça başarılı olmuştur. Bu gerçeği herkesin bildiği gibi hükümetimiz de bilmektedir. Hükümetin yani Ak Pati’nin terör örgütünün yandaşı olacağı düşünülemeyeceğine göre bu davranışının stratejik bir nedeni olmalıdır. Şimdi o günler geçtiğine göre hükümetimiz bu davranışının gerekçelerini kamuoyu ile paylaşmak zorundadır. Böylelikle Ak Parti örgütünün sürekli karşısına çıkarılmakta olan ve şimdiki durumda anlamlı bir cevabı bulunmayan bu soru aydınlığa kavuşmuş olacaktır. Bazı okuyucularım sol sözcüğünü neden tırnak içine alarak yazdığımı soruyorlar. Bilimsel terminolojide sol fakir halktan, işçiden, emekçiden yana siyaset anlamına gelir. Emperyalizmin sömürü ve baskısı altındaki Türkiye gibi ülkelerde sol hareket doğal olarak emperyalizme karşı direnişin öncülüğünü yapmalıdır. Ancak özellikle PKK ve benzer terör örgütleri, onların destekçileri “sol-liberal” çevreler başından beri Batılı ülkelerin taşeronu olarak Türkiye’yi bölmek, zayıflatıp iç savaş çıkarmak için çaba göstermekte, onlar tarafından silahlandırılıp desteklenmektedir. Bu gibi örgütlere verilecek en doğru isim olsa olsa “kiralık katil” dir.

Yazarın Diğer Yazıları