Maliyet Hesabı Nasıl Yapılır?

  • 476

Diyeceksiniz ki bu adamın el atmadığı bir muhasebe konusu vardı, ona da bulaştı. Amacım muhasebe dersi vermek değil, bu konudan hiç anlamam, anlamadığım gibi de sevmem. Ama altmış yıla yakın bir esnaflık tecrübem var, bakkal hesabından iyi anlarım. Herkesin tanıdığı bir konu olduğu için domates fiyatlarına bakalım. Üreticisiniz; önce gider bayiden fide alırsınız. Bunun bir maliyeti vardır. Sonra gider seranızı hazırlarsınız. Bunun da bir maliyeti vardır. Şayet o sıralarda fırtına çıkmış, dolu yağmışsa naylonlar da mutlaka hasar görmüştür; onları onarmak için de bir masraf yaparsınız. Toprağa ot ilacı sıkar, bir süre sonra da gübreleyip yeniden sürersiniz. Dikim sonrası hergün fideleri gözler, hangi ilaç gerekiyorsa sıkarsınız. Bazı ilaçları da sulama suyu ile köklere verirsiniz. Fideler büyüdü, onları asıp tırmandırmak için ip gerekir, alırsınız. Bir süre ya don olursa diye geceleri uykusuz kalırsınız. Bir gece ansızın eşiniz sizi uyandırır “Bey, kalk, derece eksiye düştü, çabuk”. Seraya gider sobayı yakarsınız. Odunlar da bedava değildir, haa. Sonunda domatesler olgunlaşır. Kasalara doldurduğunuz ürününüzü traktöre yükleyip hale varırsınız. Traktör de bedava gitmez, mazot ister. Neyse, komisyoncu iyi adammış, istediğiniz fiyatı verir. Paranızı cebinize koyar evinizin yolunu tutarsınız. Şimdi sıra komisyoncudadır. Yüzde bilmem kaç hal rüsumu, yüzde bilmem kaç komisyon keserek malı tüccarın önüne getirir. Bu arada maliyet yükseldikçe yükselir. Komisyoncu aradan çekilir, sıra tüccardadır. Kasaları kamyona yüklemek için hamal gerekir. Ama şimdi bu işi Suriyeliler ucuza yapıyor. Pek fazla masraf olmaz. Ama kamyon kendi kendine gitmez. Mazot da pahalı. Şoför dersen ağır vasıta sürüyorum diye kasıldıkça kasılır. Bir de Karabel’de kamyon tipiye tutulursa domatesler don yer, bir kısmı telef olur. Bunu da unutmamak gerek. Diyelim ki Burdur haline vardınız. Hamal, komisyoncu, belediye zinciri yine maliyete eklenir. Manav malını alır, dükkânına götürürken kamyonetine yükler. Yine masraf. Sonunda bir etiket ortaya çıkar; domates 4 T.L. Fethiye’de üreticiden 1 T.L. ye çıkan domates olmuş dört lira. Bu ayrı bir tartışma konusu, geçelim. Geçende Burdur’da manava gittim, baktım etiketler; domates 4 lira, patlıcan beş lira, biber yedi lira. Bunların hiçbirisinin ekinde hamal parası şu kadar, ilaç parası şu kadar, mazot parası vesaire şu kadar diye yazmıyor. Şaşırdım kaldım. Halbuki bizim eve gelen elektrik faturalarında elektrik santraldan çıktığı andan itibaren eve gelinceye kadar ne macera geçirmişse hepsinin fiyatı ayrı ayrı yazıyor. İşte kavga da bundan kopuyor. Dağıtım şirketi elektriği TEK’ten alır. İletişim hatları ve trafolar aracılığı ile abonelere dağıtır. Bu tesislerin bir bakım, onarım maliyeti vardır. Ayrıca alınan enerjinin bir kısmı özellikle yağışlı havalarda yolda kaybolur. Buna çalınan elektriği de eklersek oldukça önemli bir yekun tutar. Aydan aya birileri gelip saatleri okur, faturanızı çıkarır. Bu adamlar da parayla yapar bu işi. Şirketin büro personeli, tanıtım giderleri ve sair birçok gideri de vardır. Bütün bunlar elektriğin maliyetine yansıtılır. Sonunda size bir fatura çıkartılır. Eskiden bu farklı giderler ayrı ayrı faturada belirtiliyordu. Bizimkiler bu işi dillerine doladılar “Efendim biz kayıp kaçak ücreti ödemeyiz, saat okuma bedeli de neymiş” gibilerden hücuma geçtiler. Onlara göre elektrik fiyatı dışında alınan her şey bir soygunmuş, buna karşı durulmalıymış. Bu Burdur’da pazardan alışveriş eden vatandaşın “Ben domates Fethiye halinde kaç paraysa onu öderim, nakliye ücreti, hamal parası beni ilgilendirmez” demesine benzer. Allahtan Burdurlu vatandaşın aklına henüz böyle bir uyanıklık gelmedi. Devletimiz baktı bizimkilerin çenesinden kurtuluş yok, bütün işletme masraflarını tek bir kalemde topladı. Şimdi bunlar dağıtım bedeli adı altında faturalandırılıyor. Aslında bu da fazla. Bize göre ücret tek bir kalemde belirlenmeli, altına da KDV’si yazılmalı. O kadar. Gerçi birileri hala eski faturaları gündeme getirip vatandaşların aklını çelmeye çalışıyorlar ama bu iş eskisinden daha zor oluyor. Buna da şükür.

Yazarın Diğer Yazıları