Körfez Sarardı

  • 766

Fethiye Körfezi son günlerde maviliğini kaybederek sarı renge dönüştü. Sbah erken saatlerde oluşmaya başlayan sarı renk öğleyin yoğunlaşarak akşama doğru kaybolmaya yüz tutuyor. Bizim her doğa olayından felaket haberi çıkarmaya, her sosyal olaydan siyasi bir yorum üretmeye meraklı toplumumuz hemen klavyeye sarılarak "Fethiye Körfezi kirleniyor, kanalizasyon atıkları körfezi doldurdu, neredesin Muğla Büyükşehir" diye feryada başladı.

Bu gibi feryatlara alışık olduğum için önceleri pek ciddiye almadım. Ama iş ulusal basına kadar uzandı, Fethiye'nin turizm hareketine zarar vermeye başladı. O zaman işi bir de ben değerlendireyim dedim.

Bu gibi feryatları kırk yıldır duyarım. 1980 lerde Ölüdeniz turizmde yeni iken bir duyum aldık; söylenildiğine göre bir kısım oteller kanalizasyonlarını denize bağlamış, çıkan atıklar ise su üstünde yüzmeye başlamıştı. O zamanlar Ölüdenizde arıtma ve kanalizasyon yoktu, fosseptik çukurları dolunca vidanjör aracılığı ile boşaltılırdı. Hemen gidip baktım, gerçekten de deniz yüzeyinde saman kırıntılarına benzeyen sarı renkli kitleler köpükler içinde yüzüyordu. Bunların arasında ise çamur benzeri farklı kütleler ve ölmüş arılar vardı. Yaklaştım kokladım; hayret hiç koku yok. Sonra insan pisliğinde saman ne arar diye düşündüm.

Araştırmalarım beni şu sonuca götürdü. deniz yosunları özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında bir üreme ve yenilenme sürecine giriyorlar. Ölü yosunlar çürüyerek su yüzüne çıkıyor ve bir tabaka oluşturuyor. Dalga hareketiyle bu tabakanın önemli bir kısmı oksitlenip kayboluyorsa da bir kısım bu şekilde öbekler halinde su yüzünde kalıyor. Rahatlamıştım, demek ki Ölüdeniz temizdi.

Şimdi yıllardır bu haberler yapılır. Bunlar genellikle İstanbul ve Bodrum, Marmaris kaynaklı haberlerdir. Yine bu mevsimlerde denizin kırmızı bir renk aldığı dehşetle anlatılır. Yapılan yorumlara göre bu kırmızı renk bir deprem olacağının habercisidir. Biz konuyu bildiğimiz için ciddiye almayız, ama bazıları yıllardır işin aslını anlattığımız halde korkudan tası tarağı toplayıp memleketlerine dönerler.

Kırmızı olsun, yeşil olsun, sarı olsun özellikle koylarda ve akıntısı olmayan körfezlerde ortaya çıkan bu renkli oluşumun kaynağı nedir. Bu renkli oluşum alg ismi verilen çoğu tek hücreli canlılardan kaynaklanır. Körfezler akıntı olmadığından karadan taşınan sularla birlikte organik maddeler açısından, özellikle azot bakımından zengin hale gelirler. Alg canlıları bu ortamda hızla ürer, ancak mevcut oksijeni tükettiklerinden denge bozulur ve kısa sürede havasızlıktan ölür. İşte bu ülü yaratıklar gün içinde havaların ısınmasıyla birlikte yükselerek su yüzeyine çıkar ve söz konusu farklı renklerdeki oluşumlar ortaya çıkar. Buna ömrünü tamamlayan diğer deniz florasının artıkları da eklenince söz konusu görüntü oluşur.

Koylar ister istemez azot açısından zengin olacaktır. Bir kentin kanalizasyon sistemi ne kadar sağlıklı olursa olsun, sokaklardan, bahçelerden ve diğer çevreden kaynaklanan sızıntıları engellemenin olanağı  yoktur. Kış boyunca yağan yağmurlar bu atıkları denize taşır, azot ve diğer besinler açısından zenginleşen deniz bahar gelince meyvelerini verir. Açık denizlerde alg oluşumu daha az olduğu gibi çürüyen organik atıklar dalga hareketiyle oksijenle temas ederek CO2  halinde kaybolur. İçlerindeki mineral maddeler ise suda çözülür. Koylarda ise dalga hareketi olmadığından oksitlenme daha az olacak ve çürüme ürünü olarak CH4 (metan gazı) da açığa çıkacaktır. Çürük madde ise bir türlü oksitlenip parçalanamadığından süspansiyon halinde denizde kalacaktır.

Biz Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin Çatalarık arıtma tesislerine gelen kanalizasyonu kapasite yeterli olmadığı için Mut Deresine saldığı konusundaki suçlamalar üzerine bir yorum yapamayız. Ancak bu tesisler Çevre Bakanlığının denetimi altında olup çıkan atık sular sürekli olarak tahlil edilmekte ve bu ölçümü yapan cihazlar üzerinde Çevre bakanlığı yetkilileri dışında bir tasarruf yapılamamaktadır. Dolayısıyla olası bir ihmal hemen ortaya çıkacak ve belediye yetkilileri bakanlıkça uyarılacaktır. Gelen atık suyun hiçbir işleme tabi tutulmadan dereye salındığı iddiası ise tanıklar huzurunda kanıtlanmadıkça hiçbir değer taşımamaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları