Kimdir Bu ÖSO?

  • 387

Bundan birkaç hafta öncesine kadar bizimkiler Suriyeli sığınmacılara ver yansın ediyorlardı. “Adamların hepsi aslan gibi maşallah. Burada aylak aylak dolaşacaklarına gidip vatanlarını işgalden kurtarsınlar”. İlk bakışta son derece mantıklı gibi görünen bir eleştiri. Bir hesapladım; Türkiye’de dört milyona yakın sığınmacı var. Bunlardan en az dört yüz bin sağlam asker çıkar. Bu kadar adamın hepsi birden Çin ordusuna yazılsa kalabalık eder. Zaten devletimiz bunların 20-30 bin kadarını eğitiyor. Daha fazlasına güç de yetmez, para da. Adamlar gidip de kazma kürekle mi savaşacak. Gün değişti, Afrin harekatı başladı. Bizimkiler önceleri söylediklerini unutmuş gibi ; “Bu terörist kılıklı adamlar neden bizim askerle birlikte savaşıyor. Bunların hepsi El-Kaide bozması. Bir gün dönüp silahlarını bize doğrulturlar. Tayyip Bey yine aldatıldık der”. Anladım ki bu Suriyeliler ne yapsa bizimkilere yaranamayacak. Zaten öyle bir niyetleri olduğunu da sanmıyorum. ÖSO ismi ilk olarak Suriye’de rejime karşı direnişin başladığı 2011 yılında anılmaya başladı. Esad ordusundaki bir kısım muhalif subay ordudan ayrılarak Özgür Suriye Ordusu isimli bir örgütlenmeye girdiler. İlk günlerde bu hareket Türkiye’nin de desteğiyle belirli bir ivme kazandı. Suriye’nin önemli bir bölümü direnişçilerin eline geçti. Bu harekete önceleri ABD de destek veriyordu. Ancak Mısır’da Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesi, Türkiye’de ise Ak Parti’nin iktidarını sağlamlaştırması ABD derin devletinde endişe doğurdu. ÖSO’na desteği kestikleri gibi bir taraftan Türkiye içinde FETÖ oluşumuna hız verirken diğer yandan da o zamana kadar ufak bir örgüt olan İŞİD (sonra ismi DAEŞ oldu) çetesini el altından desteklemeye başladılar. Aynı zamanda henüz ordulaşma sürecine girememiş ÖSO’yu dağıtmak için çeşitli hilelere başvurdular. Bu süreçte Türkiye kendi içindeki kavgalara yoğunlaşmıştı. Silahlı Kuvvetler, emniyet ve yargı içindeki hainler nedeniyle verimli çalışamıyordu. Türkiye’nin yardımı olmayınca da ÖSO ordulaşamadan mevzi kaybetti. Her biri farklı ideolojik ve etnik yapıda, bin-iki bin kişilik yerel direniş gruplarına ayrılarak etkinliği azaldı. Bu grupların temel inancı Sünni İslam olmakla beraber aralarında El-Kaide destekçileri başta olmak üzere teröre yakın duranları da vardı. En büyük sorun ise direnişin başında merkezi bir siyasi otorite bulunmayışıydı. Buna karşılık DAEŞ, ABD’nin desteği ile neredeyse Suriye ve Irak’ın yarısını işgal etmiş bulunuyordu. ABD 2013 yılında kendi desteklediği DEAŞ’a karşı PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’yi piyasaya sürdü. PYD kısa sürede güçlenerek DAEŞ’in yerini aldı. DAEŞ’liler ellerindeki birçok yöreyi savaşmaksızın PYD’ye teslim ederek ortadan kayboldular. Bu sırada Sünni direniş grupları Şam ve Hama kırsalı ile Halep ve Türkiye sınırında ufak bir şeride kıstırılmışlardı. 2016 yazına gelindiğinde ise o güne kadar ABD ve işgalcilerinin lehine gelişen olaylar tersine döndü. Türkiye’deki 15 Temmuz darbesinin başarısızlıkla sonuçlanması devlet sisteminin gerektiği gibi çalışır duruma gelmesine yardımcı oldu. Bu arada Türkiye-Rusya ve İran Suriye konusunda birlikte hareket etme kararı aldılar. Rusya’nın Suriye hava sahasını uçaklarımıza açması sonucu silahlı kuvvetlerimiz yöredeki bir kısım direniş gruplarını da yanına alarak Fırat Kalkanı harekâtını gerçekleştirdi. Fırat Kalkanı Türk Ordusu ile ÖSO’nun temelini oluşturan çeşitli direniş gruplarının ilk birlikte savaş tecrübesidir. Aradan geçen bir buçuk yıl içinde bu gruplar incelikli bir elemeye tabi tutulmuş, terörist eğilimli olanlar dışlanarak kalanlar düzenli bir ordu yapılanması içinde birleştirilmeye çalışılmaktadır. ÖSO devletimiz tarafından eğitilmekte ve donatılmaktadır. Bundan on iki gün önce başlayan Zeytin Dalı Harekâtında da bu elemanlar Türk zırhlı birliklerinin desteğinde piyade gücü olarak görev yapmaktadır. Bunların sevk ve idareleri Türk yetkililerin sorumluluğundadır. ÖSO’nun sahada olması PYD ve DAEŞ işgalinden kurtarılan bölge halkı açısından da etkileyicidir. Bu insanlar gelenlerin kendi köylüleri, kendi akrabaları olduğunu görünce harekâta destek vermekte çekinmemektedir. Zaten kurtarılacak bölgelerde hedef tespiti bu köylülerin yardımıyla mümkün olmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO birlikteliği aynı zamanda İslam kardeşliğinin nasıl olması gerektiğinin canlı bir örneğidir. Bu birliktelik Ortadoğu’daki tüm etnik unsurların bir çatı altında toplanıp kavgasız yaşayabileceklerinin de kanıtıdır. Batı’nın sözcüsü olan bizimkilerin de feryadı bundandır.

Yazarın Diğer Yazıları