Kazıklamayın Şu Garibanları

  • 899

Bundan bir ay kadar önce dolar hızla yükselmeye başlayıp akaryakıta yeni zamlar geldiğinde bizimkiler her zaman olduğu gibi ağlamaya başlamışlardı. “Seksen bin liralık otomobile yüz altmış bin vergi koyuyor bu hükümet”, “benzin altı lirayı geçti”, “ne olacak halimiz?”.

Biz de onlara şöyle cevap veriyorduk, “seksen bin liralık yabancı araba alma, biz on beş yıldır üç bin liralık arabaya biniyoruz, yolda kaldığımız hiç olmadı. Olsun yüz seksen basmasın, zaten yasak”. “Gerekmedikçe onu da kullanmıyoruz, altmış beş yaş kartımız var, minibüse, otobüse bedava biniyoruz. Ara sıra şöförler surat asıyor ama ne yapalım, olacak o kadar”. “Devlet size yüksek vergi koyuyor ki lüks araç alıp israf etmeyin. Yok yine de almak istiyorsanız bu bir sosyal devlettir, çok kazanandan çok vergi alıyor, kusura bakmayın”.

Bayram geldi, Fethiye’nin, Marmaris’in, Bodrum’un yolları o seksen bin liralık araçlarla doldu. Bu üç kasabamıza büyük kentlerden gelen yerli turist sayısı rekor sayıya ulaştı. Yediler, içtiler, bol bol para harcadılar. Allah bereket versin. Bir ara Ölü Deniz’in yolunda Hisarönü’ne kadar araç kuyruğu oluştu. Bekledim, bu sefer de devlet bu yolları neden genişletmiyor diye konuşsunlar ama sıcaktan ve yorgunluktan konuşacak halleri kalmamıştı anlaşılan. Tabi mahvolduk, açlık sınırında geziyoruz lafları da ortadan kalkmış oldu.

Bu sefer yeni bir icat çıkardılar. Bodrum’da lüks bir restoranın kesmiş olduğu faturayı gündeme taşıyarak “kazıklandık” edebiyatına başladılar. Gerçekten de yabancı dilde bir kısım yiyecek ve içecekle dolu bu menüde gözüme çarpan şey bir şişe suya on sekiz lira fiyat kesildiği oldu. Ancak pahalı bir hizmet ile kazıklanmak arasında anlam farkı vardır. İşletmeler servis yapacakları ürünlerin fiyatını belediyeye bildirir, belediye de bu tarifeyi onaylar. Bu tarifenin üzerinde ücret almaları yasaktır. Şayet böyle bir şey olmuşsa gidersiniz, elinizdeki belgeyle belediyeye şikâyette bulunursunuz. Görüldüğü kadarıyla ortada böyle bir yasa dışı durum yok.

Lüks bir restoranda, karşıdaki Yunan adalarını seyrederek yabancı isimli yiyecekler yemek bir kamu hizmeti değildir. İsteyen suyu on sekiz liraya içer, isteyen bakkaldan alır bir liraya içer. Ben suya para vermem, enayi miyim diyen de şebeke suyu içer. Ben yetmiş iki yaşındayım, hep şebeke suyu içerim, şimdiye kadar hiçbir sağlık şikâyetim olmadı. İsteyen beş yıldızlı otelde kalır, isteyen belediye tarifeli pansiyonda elli liraya kalır. Demek ki Bodrum’daki restoranda yabancı isimli yemek yiyen vatandaşların etrafa savuracak parası varmış, bize afiyet olsun demek düşer. Bodrum’daki astronomik fiyatları bahane edip buradan bir pahalılık edebiyatı yapmak bize göre pek mümkün değildir.

Ancak şu da var ki Turizm Bakanımız belki yanlış bilgilendirmeden olacak hemen bu şikâyetlere sahip çıktı ve yüksek fiyatları eleştirerek çaresine bakacağız gibi sözler söyledi. Kanımızca burada tarifeye aykırı bir hesap kesilmemişse yapacak bir şey bulunmuyor. Bakanımız da olayı inceleyince işin aslını öğrenmiş olacaktır inancındayız.

Buna benzer bir durum Fethiye’de de söz konusu oldu, ama biz buna farklı yaklaştık. Fethiye’nin altı adet koyu var, bunlar peş peşe bir kısım işletmecilere verildi, yanılmıyorsam bir tanesi henüz halka açık. Devlet bu işi bir kamu hizmeti olarak görmediği için ihaleler çok yüksek fiyatlarla kapandı. Koyun işletmesini alan şahıslar da devlete verdikleri paraları çıkarıp üstüne bir kazanç sağlayabilmek için çok lüks mekânlar yarattılar, kumsalda yürümek bile parayla oldu.

Demek oluyor ki sıradan vatandaşlar bu koylardan yararlanamayacak ve bu engel de kamu hizmeti yapması gereken devlet tarafından çıkarılmış olacak. Koylardan yararlanmak isteyen büyük bir çoğunluk lüks hizmet istemez, temiz bir deniz, tuvalet, akar su, ve gerektiğinde ihtiyaçlarını alabilecek büfe tarzında bir mekan onlar için yeterlidir. Bunların çoğu çoluk çocuklarıyla gelir, mangal yapar, kimisi ağaç altında uyur, diğerleri denize girer, çocuklar aralarda koşuşturur, böylece akşamı ederler. Bunlar için dört veya beş koy tahsis edilmelidir. Azınlıkta olan bir başka grup vardır ki onlar “Ay, felaket kardeş, kadınlar entariyle denize giriyor, bir sürü de çocuk çıkarmışlar, Arabistana benzedik” diye yakınırlar. Onlara da kendi istedikleri türden lüks Avrupai hizmet veren bir veya iki koy ayrılır.

Bunu gerçekleştirip her kesimi memnun etmek kolaydır. Ancak önce devlet koyları para kaynağı olarak görmeği bırakmalıdır.

 

Yazarın Diğer Yazıları