Kasabada Siyaset Yapmak

  • 832

Önceki hafta hep düşündüm durdum;  Fethiye Belediye Başkanlığını kazanan Âlim Karaca’ya bir türlü hayırlı olsun ziyaretine gidememiştim.  Aslında bunun nedeni ihmalkârlık değildi. Kendisine Fethiye ile ilgili oldukça ilginç bir dosya sunmayı düşünüyordum. Dosyanın üzerinde bir süre konuşmak gerekecek, belki de gereğini yapmak üzere birlikte bir süre başkanlık makamından ayrılmamız gerekecekti.

Ancak başkanın odası ziyaretçilerle dolup taşıyordu. Hal, hatır sorup hayırlı olsun dedikten sonra başka konuları konuşmaya zamanımız olmayacaktı. Belki de elimdeki dosyayı nezaketen alacak, sonra da bir kenara koyup unutacaktı. Bu kadar yoğun ziyaretçi trafiği arasında bizim dosya ile ilgilenmesini beklemesini düşünemezdim.

Bir taraftan da aklımdan şöyle geçiyordu. Âlim Bey beni tanıyor, kendisine hayırlı olsun ziyaretine gelmediğimin farkına varınca benim hakkımda yanlış düşüncelere kapılır diye endişeleniyordum. Sonunda sorularımın cevabını aldım. Bu haftadan başlamak üzere Fethiye Belediye Başkanlığına vatandaşın yapacağı ziyaretler Çarşamba ve Cuma günleri 14:30-17:30 olarak sınırlandırılmıştı. Gerekçe olarak da yaz mevsimi dolayısıyla belediyenin işlerinin yoğunluğu gösteriliyordu.

Gerçekte bir kasabada siyasetçi olmak çok zordur. Herkes birbirini tanır. Hal böyle olunca siyasetçi kendine, özel hayatına, vatandaşla olan ilişkilerine özen göstermek zorundadır. Özetle siyasetçi  seçmenle birebir bir ilişki içindedir. Buna karşın büyük kentlerde siyasetçiyle vatandaş arasında bir perde bulunur. Siyasetçi kendi hayatını yaşar, seçmen kendi hayatını. Her ikisi de birlikte aynı zamanda aynı yerde olmak zorunda değildir.

Son seçimlerde izledim, bazı siyasetçiler bütün düğünlere cenazeler eksiksiz katıldıkları için “başarılı” olarak nitelendiriliyordu. Eh, başarının ölçüsü düğüne, cenazeye katılmak olunca, adam niye hizmet yapsın. Düğünden düğüne, cenazen cenazeye koşar. Bunu yapmazsa adam vatandaşın yüzüne bakmıyor diye laf çıkarırlar, temizleyebilirsen temizle.

İşi bir de siyasetçi açısından düşünelim. Siyasetçi yalan olduğunu bilse bile övgü bekler. Âlim Bey seçildikten sonra acaba neler düşünüyordu? Kimler beni tebrike gelecek, kimler gelmeyecek? Gelmeyecek olanların mazereti mi var, yoksa benim seçildiğim hoşlarına gitmedi de ondan mı gelmiyorlar diye ister istemez düşünmüştür. Gelenlerin kalabalıklığı karşısında da sevinmiştir. Ben yüzde kırk beş oy aldım ama Fethiye’nin neredeyse hepsi  burada, bak sen şu işe demiştir.

Ziyaretçilerin ne kadarı samimiydi, bu belli mi? Bir kısım vatandaşlar uzun seçim maratonu süresince Alim  Bey’in yanından ayrılmadılar. Bir kısmının samimiyeti gözlerinden okunuyordu, ama bir kısmı da “Bu adama yakın görünelim, seçimden sonra  işimiz düşerse bir şeyler istemeye yüzümüz olsun” düşüncesi içindeydiler. Bunlar Beşkaza meydanındaki toplantı biter bitmez koşa koşa evlerine gittiler. Samimi olanlar ise şişede kalan son yudumu bitirmeden meydanı terk etmediler. Ben de sonra gidip şişeleri topladım. Parasıyla da çorba içip üstüne tatlı yedim.

O samimi olmayan ziyaretçilerin bir kısmı da belki korkudan ikiyüzlü davranmıştır. “Ben bu adama oy vermedim. Zaten beni tanıyor. Bir de ziyaretine gitmezsem bana gıcık olur, ikide bir işyerime belediyecileri gönderir” diye düşünmüş olamazlar mı? Çok şükür bizim böyle bir endişemiz yok. Belediye ile olacak bir alış verişimiz bulunmuyor. Bir tek emekli maaşımız var, ona da belediye karışmaz. Gönlümüz isterse ziyaret ederiz, canımız istemezse kusura bakmasın der geçeriz.

Biz yine Âlim Bey’e dönelim. Onun vatandaşları haftanın belirli günlerinde, belirli saatlerde ağırlama kararı bizce doğrudur. Belki bir kısım seçmen şöyle diyecek “Bak işte, seçildiğinin üstünden iki ay bile geçmeden seçmene yüz çevirdi”.  Biz öyle düşünmüyoruz. Bir belediye başkanının,  hele Fethiye gibi önemli bir yerde görev almışsa vatandaşın elini sıkmak, düğününe, cenazesine gitmekten daha önemli işleri vardır. Yoksa belediye protokol müdürlüğünden ileri gidemez. Başkanlık sistemi bu konuda güzel bir örnektir. Eskiden bakanlar seçmene laf yetiştirmekten, bir dahaki seçimi garantiye almak için bol bol el sıkmaktan iş yapmaya vakit bulamazlardı. Şimdi siyaset dışı kaldılar, çalışmaya zaman buluyorlar.

Gerçi belediye başkanlarının siyaset dışı kalması düşünülemez, ama onların halini bir de seçmen anlayıp hak versin derim.

 

Yazarın Diğer Yazıları