KANLI AMERİKAN KOMEDİSİ

  • 1095

Böle bir ortamda siz ne yaparsınız? Sana bakmıyorum diyen bir adamın zorla size bakmasını sağlamak için parmağınızı onun gözüne mi batırırsınız? Yoksa hazır bu adam beni unuttu deyip, fazla gürültü çıkararak onu uyandırmadan sessiz sedasız işinizi yürütmenin yoluna mı bakarsınız? Esed bir katildir, aynı zamanda ülkesinin parçalanmasına neden olmuş başarısız bir siyasetçidir. Ama o kadar da aptal değildir. Sinir gazı, bilimsel adıyla sarin gazı, havadan ağır olduğu için sığınaklarda ve siperlerde saklanan askerlere karşı etkili bir silahtır. İnsanın kaslarını felç ederek hareketsiz bırakır. Bu arada solunumu sağlayan adaleler de hareketsiz kalacağından insan havasızlıktan ölür. Sarin gazının kullanıldığı köy ise sıradan sivil halkın yaşadığı bir yerdir. Bu köyü cezalandırmak istiyorsanız pazar yerine veya insanların toplu bir halde bulundukları başka bir mekâna birkaç tane bomba atarak çok sayıda insanı öldürebilirsiniz. Esed zaten bu konuda uzmandır, üçüncü sayfa haberi olacak bir bombardımanla bu işi geçiştirmek mümkünken neden sarin gazı kullansın da bütün dünyanın dikkatini üzerine çeksin. İşte bütün bu nedenlerden dolayı bu konuda karanlık bir taraf olduğu konusunda yoğun şüphelerim bulunmaktaydı. Önceki Cuma günü Akdeniz’deki ABD gemilerinden atılan füzelerle Suriye’de bir hava üssünün vurulması bu şüphelerimin artmasına neden oldu. Öğrendiğimiz kadarıyla füzeler ateşlenmeden bir süre önce Amerikalılar Rus yönetimine haber vererek üssün boşaltılmasını sağlamışlar. Böylece üste tamir için bulunan 5-6 uçak dışında zayiat olmamış. Ayrıca insan kaybı da altı kişi olarak veriliyor. Yine söylenilen şu ki ateşlenen füzelerde yarıdan fazlası hedefi şaşırmış. Olayın duyulmasıyla bütün Batı dünyasında kopyala yapıştır biçiminde bir coşku seli oluştu. Katil Esed ve onun destekçisi Ruslara esaslı bir ders verildiği yorumları yayıldı geçti. İddialara göre bu bir ilkti; artık ABD Suriye savaşına doğrudan girmişti. Karşı tarafta ise bir sessizlik hâkim. Esed’in ne dediğini bilmiyoruz. Rusya ABD ile yapmış olduğu uçuş güvenliği anlaşmasını iptal ile yetindi, bunun dışında ne şekilde tepki vereceğini belli etmiş değil. Ancak Esed tarafından yapıldığı iddia edilen zehirli gaz saldırısının tarafsız bir kurulca araştırılması yolundaki ısrarını sürdürüyor. Ayrıca Suriye sorununa barışçı bir çözüm bulmak için sürdürülen Cenevre ve Astana sürecinin devamından yana. Türk hükümeti de ABD’nin füze saldırısını onaylamakla birlikte İdlib şehrine yapılan zehirli gaz saldırısının bir kurul tarafından incelenmesi talebini yineledi. Hükümet ayrıca güvenli bölgeler kurulması konusundaki ısrarını da devam ettiriyor. Tiyatro böyle sürerken akıllara takılan önemli bir soru var; acaba ABD Başkanı Trump bu oyunu kendi mi yazıp sahneye koydu, yoksa önüne konulan senaryoyu uygulamak zorunda mı bırakıldı. Görünüşe bakılırsa Trump’ın ABD kamuoyu nezdindeki itibarı büyük ölçüde arttı; benzer bir şekilde Batı dünyasında ABD’ye karşı bir sempati dalgası oluştu. Suriye’nin Avustralya’nın güney kıyısında bir ülke olduğunu düşünen milyonlarca insandan meydana gelen Batı kamuoyunun bu konunun derinliklerine inip tartışmaya açmasını beklemek saflık olurdu. Ancak oyunu kuran her kimse bu kısa vadede hem Trump’a hem de ABD’ye yaradı. Gelecek ne gösterir. Öncelikle Trump’ın ABD ile iyi geçinelim şeklindeki politikası artık çöplüğe atılmış olur. Taraflar bundan sonra birbirlerine ihtiyatla yaklaşır. Batı kamuyounda, özellikle enerji açısından Rusya’ya bağlı olan Almanya’da homurdanmalar başlar. Dün öğrendiğimize göre Alman yetkililer bu bombardımanın sonuçları konusunda endişeli olduklarını dillendirmeye başlamışlar. Ruslar bekler, bekler en uygun gördükleri zamanda hamlelerini yaparlar. Hele ellerinde zehirli gazın ABD tarafından attırıldığı konusunda bir kanıt varsa bunu kullanarak ABD siyasetini esir alırlar. Bu ABD iç siyaseti için de geçerlidir. Konu şantaj aracı olarak uzun süre kullanılmaya uygundur. Bu arada ölenler öldüğü ile kalır, Müslüman kanı akmaya devam eder. Artık varlığı fiilen son bulmuş Suriye ve Irak devletleri ABD, Rusya, Türkiye ve İran arasında bir şekilde paylaşılıncaya kadar bu oyun sürüp gider.

Yazarın Diğer Yazıları