İnsan Konuştuğuna Dikkat Etmeli

  • 259

Ülkemizin etrafı ateş çemberi. Batılı emperyalistler bizi de bu ateşin içine atmak istiyorlar. Mümkünse Türkiye’yi birkaç parçaya bölecekler, bunu beceremezlerse ülke içinde karışıklıklar çıkartarak idare edilemez hale getirecekler. Böylelikle Irak, Suriye ve diğer Orta Doğu ülkelerinde istedikleri gibi at oynatacaklar. PKK işi tutmadı, sonu geldi gibi gözüküyor. FETÖ derseniz büyük bir hızla ayıklanıyor. Şimdi eski numaralarından birine yine geri döndüler. Batılı yaşam tarzını benimsemiş, onu tartışmasız kabullenen, laikçi, okumuş kesimi huzursuz edip onları devlete karşı kışkırtmanın yolunu arıyorlar. Önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu Ankara’dan İstanbul’a “Adalet” istiyoruz sloganıyla yürüttüler. Beklediler ki iktidar yanlıları bu yürüyüşe saldıracak, kan dökülecek, protestolar yurt sathına yayılacak. Belki de o zaman Batılı devletler hükümet katliam yapıyor diye yarıma çağırılacak ve fiili işgal başlamış olacak. Beklentileri gerçekleşmedi. Yürüyüşçüler bazı durumlarda kendi sayılarının da üstünde emniyet mensubunun koruması altında sağ salim İstanbul’a ulaşıp mitinglerini yaptılar. Üstelik yürüyüşe saldırmaya kalkan da olmadı. Bu bozgundan sonra hiç de inandırıcı olmayan ufak çaplı provokasyonlara giriştiler. Sakallı bir delinin eline bir tarha verip Atatürk heykeline saldırttılar. Orada hazır bekleyen gazetecilere de olayı filme aldırtıp sosyal medyaya servis ettiler. Oyun tutmadı. Bu sefer şortlu bir genç kızın Maçka Parkındaki güvenlik görevlisiyle tartışma çıkarmasını sağlayarak güvenlik görevlileri parka şortla girilmesini yasakladı diye bir hikâye uydurdular. Bu tartışmayı da her nedense anında orada hazır bulunan medya görüntüleyip servis etti. Ortalıkta bir çello sanatçısı bayanın güvenlikçiler tarafından tartaklandığı görüntüleri dolaşıyor şimdi. Bakalım altından ne çıkacak. Ama asıl önemlisi bir eski Ak Parti yöneticisinin düşünmeden söylediği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılıp yerine yenisinin kurulmakta olduğu anlamına gelecek sözleri. Gerçi niyet başka olsa bile taşıdığı anlam açısından hepimizin tepki göstermesi gereken bir konuşma bu. Bizim malum muhalefet de hemen buna sarıldı, olayı köpürtüp de köpürtüyor. Devlet nasıl yıkılır? Bütün kurumlarını ortadan kaldırarak, hatta onu oluşturan milleti de yok ederek veya yerinden sürerek yerine yeni bir devlet kurmaktır devlet yıkmak. Ben o haberi duyduğumda baktım bizim kaymakamlık yerli yerinde duruyor, önünde kaymakamın makam arabası, yanda oto park bekçisi. Tamam dedim kendi kendime devlet yıkılmamış. Aslında Osmanlı’nın dediği gibi Türk Devleti “Devlet-i Ebed Müebbettir”. Yani sonsuza kadar devam edecektir. Tabii ki zamanın şartlarına göre birisi gidecek bir başkası yerine kurulacak devlet idaresinde bir kısım değişiklikler olacak, ama aynı temel devam edecektir. Şayet böyle olmasaydı biz her yıl Türk Ordusunun kuruluşunun iki bin bilmem kaçıncı yılını kutlar mıydık? Demek ki aynı devlet, aynı ordu ismi değişerek devam ediyor. Osmanlı yıkıldı, yerine Cumhuriyet kuruldu deniyor. Hayır devlet yıkılmadı, yalnızca eski yönetim şekliyle devam etmek çağın gereklerine uygun olmadığı için saltanat kaldırıldı yerine cumhuriyet kuruldu. Onu kuranlar da zaten eski devletin kadrolarıydı. Askerler neden “esas duruşa” geçerler. Bunun anlamı nedir, düşündünüz mü? Eskiden yeniçeriler “has dur” selamıyla hazır ola geçermiş. Cumhuriyet gelince bu söyleyişin şekli değişmiş “esas duruş” olmuş. Yine devletle işi olanlar bilir; kaymakam oluru, vali oluru diye bir şey vardır. Bir yazı hazırlatırsınız git altına “kaymakam oluru” mührünü vurdur getir derler. Nedir bu “olur”. Eskiden bir işin yapılıp yapılamayacağına dair şeyhülislam fetva verirmiş. Sorarlarmış “Şöyle yapsak, şöyle etsek şeriata uygun olur mu”? Şeyhülislam uygun bulursa “el cevap, olur” diye yazar, uygun bulmazsa “zinhar olamaz” diye evrakı geri gönderirmiş. İste kaymakam ve vali oluru sözcüğü buradan kaynaklanıyor. Şimdi Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet yaşıyor. Bazı yabancı devletler dışında onu yıkmak gibi kimsenin düşüncesi yok. Ama o zamandan beri devletin daha iyi yönetileceğine inandığımız için belki bilmem kaç sefer Anayasa değiştirdik, önümüzdeki 2019 yılında inşallah yepyeni bir Anayasa’nın hazırlıklarına başlayacağız. Her şey bu devleti yıkmak için değil, daha iyi çalıştırmak için yapılıyor. Onun için bir şey söylerken sözümüzün nereye gideceğini çok iyi düşünelim. Bir soru daha; Fatih İstanbul’u alınca Bizans yıkıldı derler. Belki doğrudur bu. Ama bir de şuna bakalım; Bizans’ın kadim malı Ayasofya Kilisesini camiye çevirmek bir türlü mümkün olmuyor. Sahibi göçüp gideli 600 yıl oldu ama kimse karışamıyor ona. Acaba Bizans Avrupa’da, Amerika’da bir yerlerde gizlice yaşıyor olmasın?

Yazarın Diğer Yazıları