Hayvancılık Öldü Mü?

  • 4577

Önceki gün Fethiye’de uzunca bir süre benzin istasyonu işletmeciliği yaptıktan sonra bu iş yerini devreden bir arkadaşıma rastladım. Kendisi şimdi besi hayvancılığı yapmaya başlamış. Bu iş için Seki civarında bir yer almış. Hayvanlar da yakında geliyormuş.
Arkadaşımın bu işe başladığını öğrendiğimde bir ara şaşırır gibi oldum. Zira kamuoyunda oluşturulmak istenilen havaya inanırsak Türkiye’de hayvancılık ölmüş, bitmiş. Bazılarının iddiasına göre de hükümet tarafından kasten bitirilmiş. Böylece milleti dışarıdan gelecek yabancı menşeli sığır ithalatına mecbur kılacaklarmış.
Benim bildiğim kadarıyla arkadaşım ticaretten oldukça iyi anlayan birisidir, boşa yatırım yapmaz. Ölüp bitti denilen bir işe ise hiç girmez. Biraz araştırdıktan sonra işin gerçeğinin ortalıkta dolaşan söylentilerden farklı olduğunu anladım.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre Fethiye’deki hayvan sayısı uzun yıllardan beri değişmemiş. Yaklaşık 23 bin civarında sığır, 75 bin civarında küçük baş hayvan varlığı mevcutmuş. Söylenildiğinin aksine hayvancılıkta teşvikler özellikle son üç yıldan beri azami seviyedeymiş. Geçtiğimiz 2010 yılında Yem Bitkisi Desteklemesi, Bombus Arısı, Arı Aktif Koloni, Buzağı, Aşılama Desteklemesi, Süt, Anaç Koyun Desteklemesi, Anaç Sığır Desteği, Alabalık (porsiyon), Alabalık (yavru), Besilik Erkek Sığır Desteği alanlarında toplam yaklaşık 10 milyon lira üreticiye dağıtılmış.
Bu desteklerin finansmanı konusunda hiçbir sorun bulunmuyormuş. Hatta anlatıldığına göre devlet destek verecek üretici arıyormuş. Destek alabilmek için tek koşul üretimin sağlıklı bir biçimde yapılması ve kayıtların düzenli olmasıymış.
Öğrendiğimiz kadarıyla devlet hayvancılıkta modern teknolojilerin kullanımına geçilmesini destekliyor. Böylelikle et ve süt veriminin katlanarak artacağını düşünüyor. Bunu gerçekleştirmek için de sık sık üreticiyi bilgilendirme toplantıları düzenleniyor. Bizim de birkaç defa tanık olduğumuza göre ne yazık ki üretici bu toplantılara fazla ilgi göstermiyor ve bir sorunla karşılaşınca devletin ilgisizliğinden yakınıyor.
Görülüyor ki hayvancılığımızın yapısında bir değişim söz konusu. Çok sayıda ilkel küçük işletme yerine az sayıda modern işletmenin var olacağı bir hayvancılık örgütlenmesine gidilmek isteniyor. Temelde doğru olan bu yaklaşıma kişisel görüşümüzü de eklemek istiyoruz.
Toplumumuzun sosyal yapısı Batı ülkelerindekinden farklıdır. Onlar için ekonomik olmayan bazı üretim biçimleri bizim için ekonomik olabilir. Örneğin Batı ülkelerinde bir bakımevinde yaşaması uygun görülecek köyün akıllı delisine birkaç koyun teslim edilir ve akşama kadar bunları sahiplenmesi söylenir. Böylelikle başka bir şekilde üretici olamayacak, hatta Batı’da yaşıyorsa topluma yük olacak birisi üretici konuma getirilir. Olaya hayvancılık açısından bakıldığında bu üretim biçimi ekonomik görülmese bile toplam ekonomiye katkısı büyüktür. Aynı şekilde tarlada çalışamayacak kadar güçsüz olan yaşlıların birkaç hayvanı yemlemesi, tavukların suyunu vermesi ekonomiye bir katkı sağlar. O halde hayvancılıkta dönüşüm sağlanırken ikili bir yapının uzun süre devam edeceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Anlaşıldığına göre hayvancılığımız, özellikle Fethiye söz konusu olduğunda hızla gelişiyor. Bunun gerçekleştirmek için devlet tarafında yeterli irade mevcut. Vatandaşın da ortalıkta dolaşan ve seçim öncesi kötü niyetli kişiler tarafından çıkarıldığı belli olan karanlık tablolara itibar etmeyip devlete güvenmesi ve yetkililerin yönlendirmesi ile işlerini geliştirme fırsatını kaçırmamasını öneririz.

Yazarın Diğer Yazıları