Fethiye'de Üniversite

  • 11117

Önceki gün basında yer alan bir haber hepimizi heyecanlandırdı: Fethiyeli bir grup hayırsever iş adamı birleşerek amacı Fethiye’de bir üniversite açmak olan bir vakıf kurmak için başvuruda bulunmuşlar.
Bu girişim Fethiye için bir ilk olduğu kadar Türkiye için de ilk. Zira şimdiye kadar başka hiçbir ilçede üniversite kurmak için böyle bir çalışma yapılmamış.
Üniversite kurmak kolay bir iş değil. Öncelikle bu iş için bir kurucu irade şart. Yani bir kısım insanın bir araya gelip böyle bir amaç için ortak çaba göstermesi gerekiyor. Ortak çaba yetmez, bu insanların bu işi yaparken hiçbir siyasi ve ticari çıkar beklentisi içinde olmamaları lazım. Ayrıca bu kurucuların düşünsel bir birlikteliğe sahip olmaları şart. Yoksa herkesin başka bir yöne çektiği bir girişim daha başlamadan bitmeğe mahkumdur.
Tanıdığım kadarıyla kurucu kadroda bu özelliklerin hepsi mevcut. Kurucuların hepsi de Fethiye’de ticari ve sosyal hayatın içinde bulunuyor ve yükselmek için böyle bir girişimi basamak yapmaya ihtiyaçları yok. İsteseler siyasette de ön sıralarda olabilirlerdi. Ama belki de siyasetin cilveli oyunlarından hoşlanmadıkları için kendilerini bir ölçüde kenarda tutmuşlar. Hepsinden önemlisi bir davaya inanmış ve ona iman etmiş kimseler.
Kurucu irade olması tabii ki yeterli değil. Bu iş için bilgi ve beceri gerek. En azından işin nereden başlayacağını bilen, kadroların nasıl oluşturulacağı konusunda fikir sahibi insanların da bu kuruluşun içinde olmaları şart. Kurucular aralarına Muğla Üniversitesi Rektörü Mansur Harmandar’ı almakla çok doğru bir iş yapmışlar.
Kuruluş böylece tamamlandıktan sonra iş ihtiyaçların ve imkanların belirlenmesine geliyor. Ne yazık ki şimdiye kadar üniversite kurulurken toplumun ihtiyaçları hiç düşünülmemiş. Özellikle devlet üniversitelerinin çoğu kurulmuş olmak için kurulmuş. Yörenin ve toplumun ihtiyaçları göz ardı edilmiş. Sonunda bir kısım dallarda on binlerce yüksek okul mezunu işsiz gezerken başka bir kısım dallarda da yüksek öğrenim görmüş eleman açığı kendini gösteriyor.
Belirli fakültelerin kurulması öncelik sırası alırken bunlar göz önüne alınmalı. Özellikle de fakülteler yerel ihtiyaçlara göre planlanmalı. Örneğin su ürünleri, seracılık, turizm, gıda üretim teknolojisi, uluslar arası ilişkiler konuları benim aklıma gelen öncelikler. Bunlar yapılmaz da sahibinin kullanmadığı boş bir bina ucuza kiralanır, başka yerlerde iş bulamamış birkaç hoca da getirilir ve bu hocaların bilim dalına uygun fakülte açılırsa iş başlamadan bitmiş olur derim ben.
İşin en zor yanı parasal yönüdür. Bir vakıf üniversitesi mutlaka paralı olacaktır. Ancak öğrenciden alınan para ne kadar az olursa ve ne kadar çok öğrenciye burs imkanı sağlanırsa o kadar iyi olur. Bu maddi imkanı sağlamak vakıf kurucularının kısıtlı imkanlarıyla gerçekleşemez. Kurucular ne kadar zengin olurlarsa olsunlar vakfın düzenli bir gelir kaynağına ihtiyacı vardır. Bu gelir kaynağı da vakfa bağışlanan bir mülk olduğu gibi vakfın işleteceği kar getiren bir işletme olabilir. Örneğin Çırpı’da bulunan katı atık tesisine Çevre Bakanlığı tarafından yaptırılacak bir çöp işleme tesisinin işletmesi vakfa bırakılabilir. Bu ve bunun gibi bakir alanlarda yapılacak yatırımlar vakfa düzenli bir gelir kaynağı sağlar.
Bütün bu şartlar yerine getirildikten sonra Fethiye’de kurulacak üniversitenin birkaç fakültesiyle birlikte çalışmaması için hiçbir neden yoktur. Bunun gerçekleşmesi için öncelikle kurucular dışındaki hayırseverlerin de vakfa katkı yapması ve işi bir tarafından omuzlaması gerekmektedir.
Biz şimdiden yeni kurulması düşünülen üniversiteye hayırlı olsun diyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları