'Erdoğan Gitmeli'

  • 2713

Bu konuda doğrudan ABD yönetimini suçluyor değilim. ABD birçok farklı güç odaklarının yönettiği bir koalisyondur. Başkanlar aynen şimdiki Başkan Obama’nın olduğu gibi bu koalisyonun elinde oyuncaktırlar. Bu koalisyonlar başkanlara söz geçiremedikleri zaman ortadan kaldırmaktan çekinmezler. Şunu bilmekte yarar var ABD tarihinde 44 başkan gelip geçmiş, bunlardan dokuz tanesi suikaste uğramış ve dört tanesi bu saldırılar sonucu ölmüştür. Olasıdır, bu büyükelçiler de ABD’deki koalisyonun bir kanadının sözcüleridir. Bu ekibin amacı belli; Türkiye’yi yönetilemez hale getirdikten sonra başına kukla bir koalisyon hükümeti getirmek ve ona istediklerini yaptırmak. Bu amaca ulaşmak için önlerindeki en büyük engelin de Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu görüyorlar ve saldırılarını ona yönlendiriyorlar. Buna isterseniz üst akıl diyelim, bu ekip ilginçtir, kendileri sola karşı olmakla birlikte kendilerine solcu diyen, aslında eli kanlı bir ırkçı Kürt örgütü olan PKK ve onun yardakçısı bir takım marjinal örgütleri Türkiye’de karışıklık çıkarmak için kullanıyorlar. Bizim bazı saf “solcu”lar ve liberaller de bu çetenin yaptıklarına hayranlıkla bakıyorlar. Dünkü Ankara saldırısının da bu terör grubunun eseri olduğunu sanılıyor. Saldırının zamanlaması da ilginç; tam Yüksekova ve Nusaybin’de sokağa çıkma yasağı ilan edildiği ve on beş yirmi günlük bir çatışmadan sonra terör örgütünün birkaç bin kayıp vererek buraların temizleneceğinin bilindiği bir tarihte yapılıyor bu saldırı. Mesaj hem hükümete, hem de seçmene. Hükümete verilen mesaj şu, “Sen bizimle ne kadar uğraşırsan uğraş, biz bitmeyiz. Var sen şu işten vaz geç, bizimle masaya otur. Dediklerimizi kabul et, bizi burada görevlendiren patronlarımızın kulu, kölesi ol. Şu ölümlü dünyada gül gibi yaşa.” Seçmene ise şu mesaj veriliyor “Bu adamları başında tuttuğun sürece sana rahat yok. Bak, biz başkentin ortasını bile bombalıyoruz. At şunları başından huzura kavuş”. Bugün bunların saf destekçileri konuşmaya başlarlar : “Suriye’yi başımıza sardık, böyle oldu. Sığınmacıları kovalım, her şey güllük gülistanlık olsun. Bize üçüncü köprü filan lazım değil. 1905 modeli kömürlü Boğaz vapurlarımız ne de güzel işliyordu. Hele hele HES filan hiç yapmayın, her tarafı güneş panelleriyle doldurun, hava bulutlanınca da karanlıkta otururuz, hem nostaljik olur.” Şimdi bir de yeni laf çıkarmışlar: “Erdoğan gitsin, A-KE-PE kalsın”. Akılları sıra parti içinde bir ikilik yaratacaklar, onun doğal lideri ile liderlik hevesinde olduğu varsayılan başkalarını kapıştıracaklar; böylece hükümeti çalışamaz hale getirecekler. Hükümet geri adım atsa, veya bir yolunu bulup Erdoğan’dan kurtulsalar, çok kolay. Bu terör saldırıları hemen durur. Malum zevat ortaya çıkar “Bak, her şey ne güzel oldu, bu yolda devam edin” diye fetva verir. Sonra hükümetle masaya oturulur, “Afrika’ya filan gitmeyin, oraya yalnız biz gideriz. Suriye’yi de unutun. Orası bizim. Köprüleri, havaalanlarını da unutun. Biz bir şey lazım olursa size bulup getiririz” diye anlaşma yapılır. Aradan altı ay geçer, devlet memuruna maaş ödeyemez hale gelir. Bu sefer de adamlar çıkar, kendi kendilerine “Yahu biz bu adamlara hasta ol dedik ama, bunlar galiba ölecek. Şuradan akılı, uslu birini yollayın da biraz oralara çeki düzen versin. Ama sakın fazla ileri gitmesin” derler. Bize göre bu oyunu bozmanın tek yolu terör örgütü ve onun içerideki destekçilerinin kararlılıkla üzerine gitmektir. Onlar bir vuruyorsa gerekirse bin kere vurmaktır. Şu anda Nusaybin’de operasyon yapılıyor. Bunun karşısı PKK-PYD’nin merkezi konumundaki Suriye içindeki Kamışlı kasabasıdır. Karşısı deyince yanılmayalım, Fransızlarla Ankara anlaşması yapılırken kasaba ikiye bölünmüş, kuzeyi Nusaybin olarak Türkiye’ye kalmış, güney tarafı Kamışlı olarak Suriye’ye bırakılmıştır. Diyorum ki çatışmalar başlayınca acaba kazara birkaç top mermisi de bizim taraftan oraya yanlışlıkla düşüverse. Ne tepki verirler? Bu arada milletin büyük bir çoğunluğu düşmana karşı birlik halindedir. Buna CHP ve MHP içindeki gerçek milliyetçi kitleler de dâhildir. Hükümet kendini iyi anlatabilirse terörle mücadelede belki de arkasına yüzde seksen üzerinde bir destek bulabilecektir. Halkın gücünü yanında bulan iktidarın ise bu taşeron teröristlerle yaptığı savaşı kazanması kesindir.

Yazarın Diğer Yazıları