Dikkat, Cereyan Çarpar!

  • 811

Önümüzdeki yerel seçimler için bir proje üretemeyen muhalefet her zaman yaptığı gibi yoğun bir karalama kampanyasına girişti. Bu kampanyadan olayda taraf olmadıkları halde elektrik dağıtım şirketleri de nasibini aldı. Elektrik faturalarında yer alan, çoğu zaman da insanların ne anlama geldiğini bilmekte zorluk çektikleri harcama kalemleri muhalefetin kurtarıcı oyuncağı oldu. Neredeyse işaret edilen elektrik bedelinin yarısına ulaşan bu ücretler muhalefet tarafından “elektrik şirketleri sizden haksız kazanç sağlıyor” biçiminde yoğun bir propagandaya konu oldu.

Bu karalama kampanyasının büyük ölçüde etkili olduğunu da gözlemlemekteyiz. Sıradan bir tüketicinin yazılar birbirinin üstüne karıştığı için güçlükle okunan, okunsa bile ne olduğu anlaşılamayan çok sayıda farklı ücreti doğru bir şekilde yorumlaması beklenemez. Hele daha önceki faturalarda yer alan “sayaç okuma bedeli”, “kayıp, kaçak bedeli” gibi kalemlerin çeşitli biçimlerde algılanabileceği açıktır. Neyse iki yıldan beri devlet akıllandı, bütün bu ayrıntılar dağıtım bedeli adı altında birleştirildi. Ama şimdi de muhalefet bu kadar çok dağıtım bedeli olur muymuş diye öykünüyor.

Bizim de anlayamadığımız bir konu var. Bir mal veya hizmetin satış bedeli içinde çeşitli unsurlar vardır,ham madde, işçilik, kira, ulaşım, kar gibi. Satıcı bunların hepsini toplar, bir fiyat çıkarır ve malını satışa sunar. Bunu yaparken de müşterisine ayrıntılı bir bilanço vermez. Örneğin otobüs bilet ücreti açıklanırken bunun ne kadarı mazot, ne kadarı şöförün aylığı, ne kadarı tamir bakım masrafı, ne kadarı işletmeci karı olduğu bilet ücretinde ayrı ayrı belirtilmez, tek bir fiyat verilir. Ama bizim TEK zamanında bir deli kuyuya taş atmış; kayıp kaçak bedeli bu taşlardan en büyüğü. Çıkarabilirsen çıkar. Biz kırk akıllı uğraşamıyoruz, bir türlü yerinden kımıldatamadık.

Biliyorsunuz Doğu ve Güneydoğu’da kaçak elektrik kullanımı çok yaygın. Vatandaş da sanıyor ki oradaki hırsızların çaldığı cereyanın parasını ben ödüyorum. Haklı olarak da isyan ediyor. Bu konuyu biz de araştırdık, vatandaşın tepkisinin gereksiz olduğunu anladık. Elektrik faturalarının fiyatlandırılmasındaki yöntemi burada sizlerle bir kere daha paylaşalım.

Önce elektrik dağıtım şirketlerinden başlayalım. Bu şirketler şehir girişlerine yerleştirilmiş ana trafodan aldıkları elektriği şehir içindeki abonelere dağıtırlar. Bunun için ara trafolar kurar, direk diker, kablo çeker, bunların bakımını yapar, abonelere saat takıp belirli sürelerde bunları okur ve abonelerden parasını tahsil eder. Yaptığı bütün bu hizmetlerin karşılığında da bir kar beklentisi içine girer.

Faturalarda karşımıza üç ayrı masraf kalemi çıkar. Bunlardan birincisi elektriğin üretim maliyetidir. Faturanın yaklaşık % 52 sini oluşturur. İkincisi dağıtım bedelidir, bu da faturanın % 29 unu oluşturur. Bu bedel dağıtıcının yukarıda saydığımız hizmetlerinin karşılığıdır. Üçüncü unsur ise çeşitli vergilerdir. Bu da faturanın % 19 una karşılıktır. Enerji bakanlığı ile dağıtım şirketleri belirli sürelerde toplanarak bu oranları yeniden kararlaştırır ve piyasa şartlarına uygun hale getirir.

Görüldüğü gibi bu paylaşımda namuslu tüketicinin kaçak elektrik kullananların ücretini de ödemesi gibi bir düzenleme yok. Dağıtım şirketleri enerji bakanlığının payı olan elektrik bedelini devlete ödemek zorundadırlar. Şayet bölgelerinde tahsilât yapamıyorlarsa bunun zararı da kendilerinedir. Batı bölgelerinde tahsilat verimli olduğu için dağıtım şirketlerinin karı makul orandadır. Doğu ve güneydoğuda tahsilatta sıkıntı olduğu için şirketler belki de bazı dönemlerde zarar eder. Geçtiğimiz yıl Diyarbakır ve çevresinde dağıtım yapan şirket zor durumda olduğunu, tahsilât yapamadığını belirterek devletten yardım talep etmişti. Sonuç ne oldu bilmem.

Dağıtım bedeline karşı çıkanlara bir önerim var; giderler Günlükbaşı trafosuna, kapıyı çalıp bir aylık tüketimlerine yetecek kadar cereyan isterler. Yaklaşık yarı fiyatına aldıkları cereyanı da beraberlerinde getirdikleri bez filenin içine koyup evlerinin yolunu tutarlar. Geçende bir vatandaş eline bir fatura almış, eski Ak Parti milletvekili Metin Külünk’ün karşısına çıkmış. Faturada güvence bedeli diyor, bu ne biçim soygundur diye ekliyor. Bunun ilk sözleşme yapılırken alınan bir ücret olduğunu, yaklaşık abonenin bir aylık tüketimine karşılık olduğunu, Frenkçesinin de depozito olduğunu bilmemesi imkânsız. Yine birisi bunu almış Menteşe İlçesinde alaca karanlıkta yanan sokak lambaları görüntüsüyle birleştirmiş, şöyle diyor: “Dağıtım şirketi sizden olmadık paralar alıyor, sonra da savurganlık yapıyor”.  Sokak lambaları fotosel ile çalışır, ortam bulutlu veya değişik nedenlerle karanlık olduğu zamanlarda otomatik olarak yanar. Son fırtınada her yer gece karanlığına dönüştü. Demek ki fotosel düzgün çalışıyormuş. Dikkat edin, olmadık yerde elektrik işlerini kurcalamayın, yoksa cereyan çarpar. Bu arada Aydem yetkililerine de sözüm var, Süleyman Demirel Bulvarında, Zincirli Kavak mevkiinde sokak aydınlatmalarının yarısı yanıyor, yarısı yanmıyor. Bu en kısa zamanda düzelmezse ben de bir eski milletvekili bulur “Menteşe’de boşa harcadıkları cereyandan tasarruf etmek için Fethiye’de lambaları kısıyorlar” diye yayın yaparım.

Yazarın Diğer Yazıları