Devlet Olmak Kolay Değil

  • 2471

Devlet olmanın temel koşullarından biri de bütün kurumlarıyla işleyen bir ekonomiye sahip olmasıdır. Ekonominiz bu tabloya uyarsa askeri gücünüz artar, demokrasiniz güçlenir. Ekonomi nedir? Önce yeterli sermaye birikiminiz olacak, bu birikiminizi üretim yapmak için kullanacak alt yapınız bulunacak. Üretim insanla yapılır. Nüfusunuz yeterli ve eğitimli, yeni teknolojileri üretebilecek, en azından izleyebilecek düzeyde olacak. Tarım, sanayi ve hizmetler sektörünün dengede olması en alası, ama ülke koşularına göre bu sektörlerden birine ağırlık verilmesi de söz konusu olabilir, sorun yok. Şimdi son Hac faciası nedeniyle gündeme oturan Suudi Arabistan’a bir bakalım. Önce vinç kazası ve Mina’daki son izdihamda şehit olan sekiz yüzü aşkın Müslüman’a Allahtan rahmet diliyoruz; mekânları cennet olsun. Burası ilginç bir ülke. Yolda karşılıklı yönlerden gelen insan kalabalıklarının birbirleriyle çarpışmasından meydana gelen bir trafik kazasında yedi yüzü aşkın insanın ölebildiği başka bir ülke yok. Suudiler bunu nasıl başarmış derseniz cevap hazır: Henüz devlet olamadıkları için. Bu ülke Suud ailesi tarafından mutlakiyetle yönetilir. Baştaki kral bu aileden olup devlet yetkililerinin çoğunluğu bu aile fertleri tarafından oluşturulur. Ülkenin tek gelir kaynağı petroldur. Bundan elde edilen gelir yabancı petrol şirketleriyle kraliyet ailesi tarafından paylaşılır. Ülkede tarım ve sanayi yatırımları yok denecek kadar azdır. Kral ailesi petrolden kazandığı bu muazzam paranın bir kısmını kendi lüks yaşantısı için harcar, bir kısmını karşılıksız olarak halka dağıtır, önemli bir bölümünü ise yabancı ülkelerdeki bir kısım yatırımlara bağlar. Suudi Arabistan’ın nüfusu otuz milyona yakın olmasına rağmen bu nüfus çalışmadan oturur, bir kısım işleri yapmak için de dışarıdan işçi getirilir. Suudi ekonomisinin yok denecek kadar az olmasının temel nedeni kraliyet yönetiminin halkın ekonomide bir aktör olmasından şeytandan korkar gibi korkmasıdır. Halk bir kere üretim faaliyetinin içine girip toplumda iş bölümü oluştu mu bunun siyasi yansımaları da kaçınılmazdır. Halkın yönetimi bir şekilde ele alması kraliyet ailesinin kurduğu düzenin yıkılması anlamına gelecektir. Buna da izin verilemez. İşte böyle ekonomik faaliyetin bulunmadığı, insanların tümüyle cahil olduğu bir ülkede her yıl yaklaşık iki milyon insanı belirli bir süre ağırlayacak bir Hac organizasyonu yapılıyor. Bunların yemesi, içmesi, ulaşımı sorunları hep bu becerisiz insanların sorumluluğuna bırakılıyor. Hatırlarım bundan yirmi yıl kadar önce de benzer bir olay olmuş, karşılıklı yönlerden gelen hacıların çarpışmasıyla bin küsur hacı ölmüştü. Bu olaydan sonra şeytan taşlamaya gidenlerin kullandığı yolar genişletilmiş, çeşitli tüneller ve köprüler inşasıyla insan trafiği rahatlatılmaya çalışılmıştı. Ancak burada görülen o ki geçtiğimiz hafta yaşanılan olayın bir nedeni kalabalık ise, esas nedeni hacı trafiğinin bir türlü düzenlenemeyişidir. Türkiye dâhil dünyanın birçok ülkesinde saatteki hızları üç yüz kilometreye yaklaşan trenler birbirleriyle çakışmadan yürütülebiliyor. Ama saatteki hızı bir iki kilometreyi aşmayan karşılıklı insan kalabalıklarını çakışmadan yürütmeyi beceremiyor bu Suudiler. Zaten becerselerdi şaşardım. Bize göre Hac işlerinin sorumluluğu Suudi yönetiminin tekelinden alınmalı. Bazılarının önerdiği gibi bunu İslam Konferansı örgütüne bırakmak işleri daha da karıştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu işi Türkiye yapabilir, hatta Hac esnasında çok sayıda vatandaşını kurban veren ve bu konuda sürekli eleştirilerde bulunan İran da bu sorumluluğa dâhil edilebilir. Suudi yönetimi buna ne der. Orasını bilemeyiz. Bu vesileyle bir konuyu da dile getirmek istiyorum. Hac esnasında meydana gelen bu üzücü kaza bahane edilerek bir kısım çevreler İslam dinine malum saldırılarını yine başlattılar. Hatta bir kısım çevreler şeytan taşlama ile ilgili yalan yanlış tartışmalar ortaya koymaya başladı bile. Bir yönetimin beceriksizliğinden kaynaklanan üzücü bir kazayı bile dinimize saldırı bahanesi yapan bu çevreleri şiddetle kınamak da hepimizin görevi olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları