Bu Düşmanlık Neden?

  • 595

Bir zamanların komedi ustaları Metin Akpınar ve Müjdat Gezen geçtiğimiz gün yaptıkları bir söyleşide Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ağır hakaretlerde bulunmuş, sizin sonunuz darağacı olacak gibi sözler etmişler. Biz artık güldürü yapma becerisini kaybetmiş bir kısım eski sanatçıların böyle saçma sapan konuşarak çevrelerindekini güldürmeye çalıştıklarına inanmak istiyoruz ama bu aşırı nefret söyleminin bir nedeni olmalı diye de düşünüyoruz.

Türk toplumu şu anda iki temel fikir akımının çevresinde toparlanmakta. Bir kısım vatandaş Batıcı, laikçi görüşü savunuyor. Onlara göre Batının yaptığı her şey doğru ve iyidir. Biz de onları kopya eder, İslam’dan uzaklaşır, Doğu halklarıyla ilişkiyi kesersek kısa zamanda Batılılar gibi güçlü ve zengin oluruz düşüncesindeler. Çoğunluğu oluşturan diğer kesim ise milli ve manevi değerlerimize bağlı kalarak ileri gideceğimiz fikrindeler. Onlar Batı’ya benzemeye çalışmakla Batı’nın kölesi durumuna gelmekte olduğumuzu iddia ediyorlar.

Batıcı akım Tanzimat’tan beri mevcut. Sonraları iktidarı ele alan İttihat ve Terakki içinde kök salmıştı. Cumhuriyet kurulduktan sonra CHP adını alan İttihat ve Terakki’nin içinde Batıcılarla Türk-İslam bütünleşmesini savunanlar arasındaki tartışma Mustafa Kemal’in Batıcı cephede yer alan İsmet Paşa’yı başbakan yapmasıyla Batıcıların kazanmasıyla sonuçlandı. Birinci Dünya Savaşının ve Kurtuluş Savaşının önemli komutanları tasfiye edildi. İstiklal mahkemeleri kuruldu, başkaldıranlar idam edildi.

Cumhuriyet hükümetleri bütün bunları ülkeyi kalkındıracağı inancıyla yapmaktaydı. Aynı Afrika yerlilerinin beyaz adamın etini yersek onlar gibi beyaz oluruz, onlarınki gibi ateş çıkaran silahlarımız olur inancına benzer bir ruh hali içindeydiler. Bazıları o kadar ileri gitti ki Türk ırkının neslini ıslah etmek için Hollanda’dan damızlık erkek getirmeyi bile önerdiler. Hollandalılar uzun boylu ve endamlıdır. Üstelik çok da zengindirler. O zaman birileri Türklerin yıllardır savaşarak yiyecek ekmeği zor bulduğunu, onun için zayıf ve kısa kaldıklarını; Hollandalıların ise bol proteinli gıdalar yiyerek sağlam bünyelere sahip olduklarını anlatmamıştı. Yine kimse Hollandalıların dünya ticaret yollarını ele geçirdikleri ve gittikleri ülkeleri sömürerek zengin olduğunu bizimkilere söylememişti.

Yine o tarihlerde biranın kan yaptığı, en sağlıklı gıdalardan biri olduğu konusunda reklamlar basını süslüyordu. Hiç unutmam dört yaşındaydım, rahmetli anam bunu duymuş, çocuğa bira içirelim de biraz şişmanlasın diye babama konuşuyordu. Biranın ne olduğunu bilmiyordum, yeni bir ilaç içirecekler diye içimi bir korku kapladı. Babam kızarak “Bari rakı içirelim de çocuk hemen büyüsün” dedi de mesele kapandı. Şimdi o tarihteki yönetimin birayı teşvik ederek insanları alkolizme yönlendirdiği söyleniyor. Biz o görüşte değiliz. O zamanlarda dünyanın egemeni Almanya idi. Kanlı, canlı Almanlar neredeyse bütün dünyayı ele geçirmek üzereydi. Eh, Almanlar çok bira içtiğine göre biz de bira içersek onlar gibi oluruz diye düşünmüş olacak o zamanki egemenlerimiz.

Türk Milletinin dini Hıristiyan olsun diye Meclise öneri veren milletvekillerini hiç saymıyorum. Onlar da millete hizmet ettikleri inancı içindeydiler. Tabi bu arada başta İngilizler olmak üzere Batılılar bu olanlara bıyık altından gülüyorlar, bir taraftan da bize övgüler düzmekten geri kalmıyorlardı. Türkiye’nin Arabistan’la, Hindistan’la ilgilenmiyor olması onlar için yeterliydi. Bu şekilde bu ülkelerde istedikleri gibi kök salacaklar ve sömürmeye devam edeceklerdi.

Özetlersek hayal dünyası içinde yüzen bir siyasi ekip başlangıçta birçok faydalı hizmetler yapmış olmasına rağmen işin özünü kavrayamamış olması nedeniyle Türkiye’yi  sistemli bir ilerleme hamlesi içine sokamamıştır. Özellikle dünya şartlarının değiştiği bu dönemde yeni ve farklı atılımların kaçınılmaz olduğu açık bir gerçektir.

Akpınar ve Gezen gibi emekli komedyenlere kızmıyorum. Onların da samimi olarak bu milletin iyiliğini istediğine inanıyorum. Geçtiğimiz hafta sosyal medyada Fethiye’de evlerde bulunan portakal ağaçlarının meyvelerinin yere dökülüp çürüdüğünü, sahiplerinin bunları neden toplayıp yemediklerini eleştirmiştim. Her iki siyasi kesim de eleştirilerimi haklı buldu, hatta bir kısmı paylaştı. Demek oluyor ki iş fanatik taraftarlığa dökülmezse birçok konuda ortak düşünme imkânımız oluyor. Bir de tarihimizi, bu sefer doğrusunu, yeniden yazıp okuyabilsek.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları