Bir Garip Seçim

  • 617

Bir Garip Seçim

Sosyal bilimler derslerinde bize okutulanları gerçek yaşamda görememenin şaşkınlığını yaşıyoruz bu günlerde. Gerçi o zamanlar bize öğretilenlerin doğruluğu da çok tartışılır ama en azından o öğrendiklerimiz kendi içinde tutarlıydı. Şu son seçim kampanyasında gördüklerimiz ise bizleri oldukça farklı düşüncelere yönlendirdi.

Neydi zamanında anlatılan? Siyasi partiler belirli bir program oluştururlar ve bunu seçmene anlatarak yönetime talip olurlar. Onun karşısındaki partiler ise daha farklı bir programla ortaya çıkar ve kendilerinin ülkeyi daha iyi yöneteceklerini savunurlar. Seçmen de bunlardan kendisine uygun gelene oyunu verir.

24 Haziran seçimleri için yapılan kampanyada ise özellikle muhalefetin tavrı bu çerçeveye uymuyor. Birbirine benzemez üç partinin oluşturduğu muhalefet Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti’yi bir daha seçtirmeme amacı dışında herhangi bir program ve proje ortaya koymuyor. Diyelim ki dediğiniz oldu ve iktidara geldiniz. Ne yapacaksınız? Koalisyon mu kuracaksınız? Yoksa şimdilik dışarıda tuttuğunuz Kürt faşistlerinin partisi ile mi işbirliği yapacaksınız? Cevap yok.

Bu projesizlik daha çok ana muhalefet CHP’de kendini gösteriyor. Bakıyorsunuz genel başkanları Kılıçdaroğlu dolar nasıl düşer sorusuna  “ülkeye demokrasi gelip, OHAL de kalkarsa dolar eski seviyesine iner” diye ekonomik alanında bir buluş sayılabilecek bir cevap veriyor. İktidara gelip ülkeyi yönetmek gibi bir amaç olmadığı için seçim çalışmaları parti içi muhalefetin tasfiyesi için bir araç olarak kullanılıyor.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Muharrem İnce Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na rakip olarak kurultayda adaylığını koydu ve kaybetti. Kılıçdaroğlu ise onu aday göstererek kendisine karşı parti içi muhalefetten gelebilecek tepkilerin bir ölçüde önünü almış oldu. Öte yandan İnce’nin seçilme olasılığı çok düşük. Kılıçdaroğlu seçimden sonra “Bak kardeşim, ben seni aday gösterdim, ama sen beceremedin. Günah benden gitti. Şimdi otur oturduğun yerde ve kapa çeneni” gibi konuşabilir. Ama bir taraftan da ne olur, ne olmaz, ya kazanırsa diye işi garantiye alıyor ve İnce ekibinden hiçbirini milletvekili adayı yapmıyor. Böylece İnce’yi cumhurbaşkanlığında kendine bağlı kılabileceğini düşünüyor.

Projesizlik diğer muhalefet partisi İYİ Parti’de de kendini gösteriyor. Bu parti aslında MHP’nin şimdiki yönetimini tasfiye edip ülkücü kadroların kontrolunu ele geçirmek için tasarlanmıştı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve MHP yönetimi sağlam durdu. Her ne kadar MHP’den önemli bir kesim İYİ Parti’ye kaydıysa da bize göre bu sağlıklı bir oluşum.  MHP böylelikle kendisiyle  kan uyuşmazlığı içinde olanlardan kurtulmuş oldu. MHP ile bütünleşememek İYİ Parti’yi önceden tasarlanmış olan ideolojik temellerinden de kopardı, tek amacı Erdoğan’ı seçtirmemek olan bir parti haline getirdi. Bunun sonucunda boşlukta kalmamak için CHP ile aynı kulvarda koşmaya başladı. Ancak bu sefer de onun seçmenini ister istemez paylaşmak  gibi bir sorun ortaya çıktı.

En küçük ortak Saadet Partisi’nin hali ise insanı çok şaşırtıyor. Muhalefet cephesinin kuyruğuna takılabilmek için geçmişini bütünüyle inkâr etti. Bunu yaparken de ister istemez sıkıntılı durumlara düştü.

Bu yarışta en tutarlı siyaset iktidardaki AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yürütülmekte. Bazıları bu siyasetin karşısında olabilir. Ancak gerçek şu ki ortada bir plan ve program dahilinde yapılan işler var. Partinin ve onun genel başkanı Erdoğan’ın seçimlerin galibi olacağı hesaplanarak ilerisi ona göre kurgulanmış.  Şimdiye kadar yapılan işler ve yapılması planlananlar ayrıntılı bir şekilde kamuoyunun önüne serilmiş. Bunların nasıl yapılacağı sorusu da açıklığa kavuşmuş.

Bir yönetimde en önemli unsur insan malzemesidir. Bu malzeme de çok iyi değerlendirilmiş. Bir kısım milletvekilleri aday gösterilmemiş. Anlaşılan o ki bu kişiler seçimden sonra bakan veya bakan yardımcısı olarak sahneye çıkacak. Şu anda bakanlık yapan bir kısım siyasetçiler de liste başı yapılarak mutlaka önümüzdeki mecliste görev almaları sağlanmış. Daha önceden görev yapmış ama bir süredir dinlenmede olan bir kısım siyasetçilere yeniden adaylık yolu açılmış. Yine kadınlar, sporcular ve toplumun sevdiği isimler de ön sıralarda yer almış. Çok önemli bir izlenimimi burada belirtmek isterim. Diğer bütün partilerde aday olamamak veya seçilebilecek sıraya yerleşmemiş olmak nedeniyle bir çok kişi kırgınlığa düştü, hatta bunlardan bir kısmı partilerinden ayrılarak karşı beyanatlar vermeye başladı. Benzer bir tepkiye şimdiye kadar Ak Parti’de rastlamadık. Listeye giremeyen bazı aday adayları bu partide de mutlaka üzülmüşlerdir. Ancak tepkilerini kendilerine saklamaya bilmişlerdir.

MHP ise bir disiplin partisi olduğu için özüne uygun davranmış ve herkes liste sonuçlarını saygıyla karşılamıştır. Bize göre bu seçim ülkeyi idare etmek isteyenlerle onları başa getirmek istemeyenler arasında geçecektir.

Yazarın Diğer Yazıları