'Bir Daha Fethiye'ye Gelmeyeceğim'

  • 554

Ben demedim bunu; 34 plakalı bir aracın sürücüsü söyledi. Pazartesi akşam saat 20:00 sularıydı. Ölüdeniz’den dönüş başlamıştı. Her bayram bu yol kalabalık olur. Özellikle Hisarönü girişinde yol tıkanır. Buna da fazla bir şey söyleyemeyiz. Yılda birkaç gün, birkaç saat oluşabilecek bir tıkanıklığı gidermek için belediyenin milyonları bulacak istimlâk parası ödemesi gerekir ki bunu da hiçbirimiz belediyeden isteyemeyiz. Ama bu yılki tıkanıklık başka yerde oluştu. Gerçi Hisarönü girişi de az kalabalıktı ama trafik yine de sağlıklı ilerliyordu. Ovacık çıkışında Shell benzincisinin önüne gelince trafik kilitlendi. Önce nedenini anlayamadım. Dedim ki sarhoşun biri tam rampanın başında kaza yapmıştır, trafikçiler onunla uğraşıyordur. Yavaş yavaş aşağı doğru ilerliyoruz; yolda kaza filan görülmüyor. İniş yönü çift sıra olmuş kuyruk uzayıp gidiyor. Geliş yönü ise bomboş, arada bir tek tük araç görülüyor. Sonunda Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılmış döner kavşak ilerde gözüktü. Ben hala önümde kaza yapmış araç aramaktayım. Kavşağa geldik; ortadaki refüjün üzerinden ilerleyerek devam ediyoruz. Birden sağımdaki araçtan bir tartışma sesi geldi. Adam bağırıyor “Bir daha Fethiye’ye gelmeyeceğim!” Yanında, her halde karısı “ama” diye bir şeyler söylemeye çalışıyor. Sonra adam bana döndü başladı şikâyete bu ne biçim yol diye. Zavallıcık Ölüdeniz’de de aracını park edecek yer bulamamış, bir hayli doluymuş. Baktım 34 plaka, “Siz İstanbul’da trafik sıkışıklığına alışık olmalısınız” gibi sözler ettim. “İyi ama” dedi “burada yolun yarısı boş, ortasına bu kale duvarı gibi engelleri koymuşlar yolu daraltmışlar. Hem de öteki tarafa geçiş yok”. Sonunda Baha Şıkman sapağına geldik. İstanbullu vatandaş oraya saptı, ben Patlangıç’a devam ettim. Zaten yol ferahlamıştı, rahatlıkla aşağı kadar indim. İnerken yol kenarında bisiklet yolunu belirlemek için yerleştirilmiş engellere gözüm çarptı. Kimisinin üstünden kamyon geçmiş, ezilip yere yapışmış. Kimisi yerinden kopmuş, ortalıkta sürünüyor. Bazıları ise insaflı vatandaşlar tarafından yoldan toplanıp kenara konulmuş. Böyle giderse bir süre sonra bu sarı renkli engellerin hiçbirisi ortalıkta kalmayacak. Hele bir de hırsızların aklına gelip bunları geceleyin söküp kamyona doldururlarsa hiç şaşmayalım. Biz bunların hepsini yazdık. Yolun daraltılmasının hiçbir işe yaramayacağını, kavşakların aşırı geniş tutulduğunu, ortaya konulan engellerin trafiği aksatacağını, hele bisiklet trafiği olmayan ve olması da mümkün bulunmayan bir yolda bisiklet için özel şerit ayırmanın anlamsızlığını söyledik. Ancak muhataplarımızın siyasi anlayışı vatandaşın taleplerine cevap vermek yönünde değil. Muğla’da egemen olan zihniyet vatandaşı biçimlendirilecek malzeme olarak görür. Onların kendilerine göre bir doğruları vardır. Bu da özgün bir düşünceden kaynaklanmaz, Batı toplumlarından kopyalanarak şablon halinde Türk milletine uygulanmak istenir. Bu siyaset samimi olarak milletin iyiliğini düşünür. Ancak milletin kopyalanarak tedavi edilmesi gerektiğine inanır. İşte diğer birçok konuda olduğu gibi Patlangıç-Ölüdeniz yolunda da kim bilir hangi Avrupa ülkesinden kopyaladıkları yol projesini uyguladılar. Bunu yaparken de Fethiye halkının şehir içindeki hareket alışkanlıklarını hiç hesaba katmadılar. Çünkü onlara göre yolun insanlara değil insanların yola uyum sağlaması gerekiyordu. Sonunda böyle bir ucube karşımıza çıktı. Şimdi buradan söylüyorum, kara yollarının güvenliğinden onu inşa eden belediyeler olduğu kadar o yörenin mülki amirleri de sorumludur. Özellikle ilimize yeni tayin edilmiş bulunan Valimiz Esengül Civelek Hanım’a hoş geldiniz diyor ve bir an önce Patlangıç Ölüdeniz yolunu incelemeye almasını temenni ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları