Ben de Bu Anayasaya Evet Oyu Vermiştim

  • 2308

Geçtiğimiz gün mevcut anayasaya uygun olarak oluşturulmuş Anayasa Mahkemesi bir karar alarak casusluk suçlaması ile yargılanan iki gazetecinin serbest bırakılması hükmünü verdi. Bu suçlanan gazeteciler yine anayasaya uygun olarak kurulmuş Mili İstihbarat Teşkilatının yine anayasa gereğince gizli kalması gereken bir çalışmasını kamuoyuna açık etmekle suçlanıyordu. Anayasaya uygun olarak seçilen Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Anayasa Mahkemesinin bu kararına saygı duymayacağını beyan etti. Cumhurbaşkanının bu beyanı milletin geniş bir çoğunluğu tarafından onaylandı. Bu arada bazı hükümet yetkilileri Anayasa Mahkemesinin bu konuyu gündeme alırken yetki gaspı yaptığı iddiasını ortaya attılar. Bütün bunlar gösteriyor ki çelişkilerin ortadan kalkması için yeni bir anayasa şart oldu. Fakat yeni anayasanın nasıl olması gerektiği konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti yeni anayasanın başkanlık sistemini de içerecek şekilde oluşturulmasını istiyorlar. Buna karşılık muhalefet konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgilendirerek başkanlık sistemi gelirse Erdoğan diktatör olur gerekçesiyle buna karşı çıkıyorlar. Zaten ana muhalefet CHP’nin ülkenin yönetilip yönetilememesi konusunda bir kaygısı yok. Bu nedenle siyasi iktidarı ele geçirmek için hiçbir çaba göstermiyor. Biliyor ki Ak Parti ve Erdoğan bir şekilde saf dışı kalırsa oluşacak iktidar boşluğunda sivil asker bürokrasi ve ortakları AB ve ABD işbirlikçisi İstanbul sermaye çevreleri yönetimi ele geçirecek, bu da ona yetecek. Peki anayasa, ya da genel anlamda hukuk nedir. Hukuk birlikte yaşamaya karar vermiş insanların aralarında anlaşarak ortak yaşamları ile ilgili koydukları kurallardan ibarettir. Yani başka bir deyimle bir toplumsal sözleşmedir. Anayasa ise bu kuralların temel çerçevesini oluşturur. Bir sözleşmenin geçerli olması için tarafların onu okuyup anlaması ve imzalaması gerekir. Türkiye’nin yakın tarihine bakarsak 1921 Anayasası hariç 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarının hiçbirisi onu imzalayanların kapsamlı demokratik tartışmaları sonucu oluşturulmamış, belirli güçler tarafından vatandaşa dayatılmıştır. Bu şekilde oluşan anayasaların da sonuçta ülkeyi karmaşaya sürükleyeceği aşikârdır. 1982 Anayasasının, yani şimdiki Anayasanın kabul sürecini hatırlıyorum. Bu anayasaya ben de evet oyu vermiştim. Okudum mu? Hayır. Zaten okusaydım da bir şey anlamayacaktım. O sıralarda devlet başkanı olan Kenan Paşa ben bu anayasaya kefilim dedi. Ben de seçmenin büyük bir çoğunluğu gibi Kenan Paşa memleketi kargaşadan kurtardı, iyi adamdır, herhalde bir bildiği vardır diye onun kefil olduğu anayasaya olumlu oy verdim. Belki de rahmetli Kenan Paşa da bir kısım profesörlere hazırlattığı anayasanın yıllar sonra ülkenin başına bir sürü iş açacağını bilebilseydi ona kefil olmazdı. Bu iş şuna benzer: Bir bankadan kredi aldığınız zaman önünüze okuyamayacağınız kadar küçük harflerle yazılmış çok sayfalı bir metin koyarak onu imzalamanızı isterler. Sizin de aceleniz vardır. Bir an önce krediyi alıp cebinizde görmek istersiniz. Okumadan sayfaların alt köşesini imzalarsınız. Krediyi ödeme günü geldiğinde ah ben ne yaptım dersiniz, ama iş işten geçmiştir. Öyle görülüyor ki yeni anayasa konusunda bir toplumsal uzlaşma olamayacak. Zaten belirli bir kesim kendi gettolarına kapanmış, birlikte yaşama inancını çoktan kaybetmiş. O halde anayasayı oylayıp, kabul etmesini sağlayacak büyük çoğunluğun en azından bazı temel konularda tartışmaya girmesi, yeni anayasanın kitlelerce benimsenmesi açısından son derece yararlı olacaktır. Bizler hukukçu değiliz, hukukun derin labirentlerinde dolaşmaktan anlamayız. Ancak bir sözleşmeye imza atacak isek onun ne olduğu konusunda yüzeysel de olsa bilgi sahibi olmamız gerekmez mi? Bize göre iktidar partisi yeni oluşturmak istediği anayasanın önemli maddelerini kamu oyu ile paylaşıp bir an önce tartışmaya açmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları