Beka Sorunu

  • 678

Başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olsun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olsun çoğu siyasetçi 31 Mart yerel seçimlerinin devletimiz için bir beka sorunu olduğunu söylüyor. Bunun karşısındakiler ise yerel seçimlerin bir beka sorunu oluşturmadığını, bu endişelerin yersiz olduğunu savunuyorlar.

Aslına bakarsanız yerel seçimlerin bir beka sorunu oluşturması için hiçbir neden yok. Biz bu seçimlerde belediye başkanlarını, meclis üyelerini ve muhtarları seçeceğiz. Bu seçtiğimiz şahısların bir kısmı şehirlerimizi, kasabalarımızı daha iyi yönetecek, bir kısmı ise belki bazı sorunlara yeterli çözüm bulamayacak. Sular düzenli akmadı, çöpler koktu diye memleket batmaz. Beğenmezsek bir dahaki seçimlere yenisini seçeriz, olur biter. Örneğin Osman Abi beş yıldır bize pahalı su satıyor. Su pahalı diye kimse yıkanmamazlık edip sonunda bitlenmiyor. Yine Osman Abi ile Behçet Bey yandaşlarına iş kapısı açabilmek için Fethiye çarsısındaki sokak ve caddelerin tamamını otopark yaptılar. Ama trafik zor da olsa gidiyor. Beğenmezsen, önümüzde seçim var, başkasını seçersin.

Önemli olan işin uluslar arası boyutu. Türkiye başkanlık seçimine geçerek tam bağımsız, güçlü bir ülke olmak yolunda ilk adımını attı. Ancak sistem henüz yerli yerine oturmadı. Siyasette oluşabilecek en ufak bir belirsizlik eski koalisyonlu günlere dönme tehlikesini de beraberinde getiriyor. Güçsüz hükümetler başta ABD olmak üzere tüm Batı âleminin bizim gibi ülkelerde başlıca tercihi. Böylelikle devletleri kendilerine hizmetkâr olabilecek bir biçimde istedikleri gibi yönetiyorlar. Yönetemeyecek olduklarını da Suriye, Irak ve Libya gibi parçalayıp işgal ediyorlar.

Emperyalizm, yani sömürü, Batının ayakta kalabilmesi için tek yol. Örneğin Ortadoğu’da varili ortalama 10 dolar maliyetle çıkan ham petrolu piyasada 50 doların üstünde satıyor ve aradaki muazzam karı üretici ülkedeki işbirlikçi diktatörlerle kırışıyorlar. Venezuela’nın hali malum. Yeni yönetim petrol gelirini ABD’ye yedirmeyeceğim dediği için başına gelmedik kalmadı.

Şu anda başımızda güçlü bir hükümet varken bile ABD bizden elini çekmiyor. Ruslardan S-400 füzesi aldığımız için bize ekonomik baskı uyguluyor. Dolarda son günlerde görülen kıpırdanışın nedeninin okyanus ötesinden gönderilen uyarı mesajı olduğunu herkes biliyor. Ya bizden silah alıp bizim izin verdiğimiz yerde kullanırsın, ya da seni batırırım diyor adamlar. Paralı asker olmayı kabul edecek miyiz?

 İşte bu şartlar altında seçimler bir beka sorununu da beraberinde taşıyor. Seçimlerden Cumhur İttifakının yenilgiyle çıkması, hele hele HDPKK’nın doğu ve güneydoğuda zafer kazanması halinde her şey  birden beş yıl geriye gider. Bu parti ve gizli destekçileri sokaklara dökülerek erken seçim sloganlarıyla ortalığı yakıp yıkmaya başlarlar. Bunlara kendilerinin demokrat olduğunu sanan Batı hayranı, Türk ve İslam karşıtı Gezici takımı da katılır. Ana muhalefet partisi fırsat bu fırsattır deyip  bu hareketlere sessiz kalır, belki de el altından destekler.

Öte yandan saltanatı sarsıntı geçirmekte olan bürokrasi yine kirli dişlerini gösterir. Hükümetin yaptığı  bütün hamleleri boşa çıkarmak için işleri yokuşa sürer, vatandaşın işini zorlaştırmak için elinden geleni yapar. Yabancı kuruluşlar Türkiye’de karışıklık olduğu iddiasını yayar, can güvenliği yok, turist gitmesin diye uyarılar başlar medyayı doldurmaya. Trump Amca eline bir benzin bidonu alır, doları uçurmak için bütün danışmanlarıyla birlikte sahaya iner. Domates, biber, patlıcan bahar aylarında ucuzlamış olacağı için bu aylarda mevsimi geçmiş olan portakal, mandalina gibi meyvelerin neden pahalı olduğu sorgulanarak çarşı, pazar terörü başlatılır.

İşin daha kötüsü bir kısım belediyeler eliyle terör yeniden başlatılır. Belediye araçları PKK’nın emrine verilerek tünel kazma işleri kaldığı yerden devam eder. Hem bu sefer daha yeni teknolojiler kullanılarak sınırın altından geçecek şekilde Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye doğru tüneller açılır. Şayet seçilebilirlerse adayları hendek terörünü bir zamanlar açıkça desteklemiş olan bir kısım CHP’li belediyeler de mutlaka sessiz kalmayıp bu sahnede yer alırlar.

Bu şartlar altında karışıklıklar artar, Kürdistan hayalleri güç kazanır. Bunu gerçekleştirmek için yabancılar barış gücü veya çeşitli isimler altında Türkiye’ye çıkarma yapar ve son Türk devletine nokta konmuş olur.

İş yalnız belediye başkanlığına kalsaydı biz hiç kafamızı yormaz, bu yazıyı da yazmazdık. Seçim günü geldiğinde kahvaltımızı ettikten sonra oyumuzu kullanmak için sandık başına gider, ister Âlim Bey’e, istersek de Muhittin Bey’e oyumuzu verirdik. Belki de Fethiye’ye ilk defa kadın başkan adayı geldi, üstelik efendi, aklı başında bir hanıma benziyor deyip tercihimizi Nalan Hanımdan yana kullanırdık. Ne yazık ki gerçekler bu kadar rahat olmamıza fırsat tanımıyor bizim

Yazarın Diğer Yazıları