Başbakan Erbakan! Şakadan!

  • 4383

Erbakan Hoca’nın ismiyle ilk tanışmışlığım 1973 milletvekili seçimleri öncesi olmuştu. Daha önce Odalar Birliği Başkanıyken bu görevden el çektirildiğini hatırlıyorum. Fakat o zaman bu olay pek fazla ilgimi çekmemişti.
Seçim propagandası esnasında bir gün bir kamyona doluşmuş taraftarları “Başbakan Erbakan” sloganları arasında caddeden geçiyordu. Sokaktaki vatandaş tepkisiz gözlerle bu geçenlere bakarken ufak bir grup da “Başbakan Erbakan, Şakadan!” diye slogan atmaya başladı. O tarihten itibaren Erbakan ismi hafızama kazınmış oldu.
Doğrusu ben de o zamanlar Erbakan Hoca’nın başbakan olabileceğine pek ihtimal vermiyordum. Olsa olsa diyordum birkaç milletvekili çıkarır, meclis koltuklarının bir köşesine ilişip kalır. Çünkü bize öyle olması gerektiği öğretilmişti. İslami değerleri ön plana çıkaran , hatta İslamı bil fiil yaşayan birisinin devlet kademelerinde sorumlu bir yere gelmesi o zamanın değer ölçülerine göre imkansız sayılıyordu. 27 Mayıs hala bayram olarak kutlanıyor, onu yapanlar mecliste ömür soyu senatör olarak boy gösteriyordu.
Ama beklenildiği gibi olmadı. 1974 yılının ilk aylarında kurulan koalisyon hükümetinde Ecevit Başbakan, Erbakan ise Başbakan Yardımcısı olmuştu. Daha sonra kurulan Milliyetçi Cephe hükümetlerinde de Erbakan Hocayı Başbakan Yardımcısı olarak görüyoruz. Sonra 12 Eylül cuntası geldi. Hoca’nın partisi kapatıldı. Kendisi bir süre hapis yattıktan sonra siyasi yasaklı olarak serbest bırakıldı. 1987 yılında yapılan halk oylamasıyla siyasi haklarına kavuştu ve partisini yeniden kurarak kaldığı yerden siyasete devam etti.
Erbakan yılmadan, usanmadan yürümekte devam ettiği yolda sonunda Başbakan olarak karşımıza çıktı. 1996 yılında kurulan Refah-Yol hükümetinde kendisi Başbakan, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller de Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı.
Karşısındakiler kendisini rahat bırakmadılar. 28 Şubat darbesi ile görevden istifa etmek zorunda bırakıldı. Bir süre kayıp trilyon davası ile rahatsız edildi. Sonunda ekibinin büyük bir kısmının kendisinden koparak Ak Partiyi kurmasıyla siyasi gücü oldukça azaldı.
Siyasi hayatı iniş çıkışlarla geçen ve siyaset gözlüğünden bakılınca pek de başarılı sayılmayan bu insanın cenazesine bir milyon insanın katılmış olmasını nasıl açıklayacağız?
Erbakan Hoca, siyasetçiden önce bir “hoca” idi. Onun hocalığı motor profesörü olmasından veya İslami bilgisinin derinliğinden kaynaklanmıyordu. O, yeni bir siyasi anlayış ve bu anlayışa uygun yeni bir siyasetçi tipi oluşturmak için bütün ömrü boyunca çalıştı. Onun amacı milleti siyasette söz sahibi yapmaktı. Böyle olunca da milletin değerlerinin siyasi hayata yansıması kaçınılmaz hale geliyordu. Onun talebeleri şimdi devletin çeşitli kademelerinde en üst görevdeler. Cumhurbaşkanımız olsun, Başbakanımız olsun, bakanlarımızın ve milletvekillerimizin çoğunun üzerinde onun emeği vardır. Yine Anadolu’da yepyeni bir kalkınma hareketi başlatan Anadolu Kaplanlarının hocası da Erbakandır. Hepimize öğrettiği ama bazılarımızın istemeyerek kabul ettiği en önemli konu da şudur. Siyaset Batı taklitçisi, millete yabancı kişilerin tekelinden kurtarılmalıdır. Mecliste bütün kavga ettikten sonra akşam kolkola girerek soluğu Anadolu Kulübünde kumar masasında alan siyasetçi istemiyoruz. Milli ve manevi değerlere bağlı bir insan da siyasetle uğraşabilir, memur olabilir, iş adamı olabilir, özetle millet isterse iktidarı bizzat ele geçirmelidir.
Erbakan Hocaya bu açıdan bakınca ne kadar başarılı olduğunu görüyoruz. Bundan kırk yıl önce hiçbirimizin hayal dahi edemeyeceği olaylar gelişiyor ülkemizde. Belki de onun gibi bir başka hoca da rahmetli Alparslan Türkeş idi. Şimdi ikisinin talebeleri özlenilen Türkiye’yi kurmak için çoğu yerde aynı çatı altında çalışıyorlar.
Erbakan Hoca’nın şaka yapmadığını şimdi daha iyi anlıyoruz. Önceki gün İstanbul sokaklarını dolduran muazzam kalabalıklar bunun en canlı kanıtıdır. En keskin muhaliflerinin bile cenazesine saygı göstermiş olması bunun kanıtıdır. Nur içinde yat Hocam.

Yazarın Diğer Yazıları