Asgari Ücret Komedisi

  • 442

Asgari Ücret Komedisi

Seyfi Demirsoy’u tanır mısınız? Ya Halil Tunç’u? Bizim yaşımızda olup da biraz çevresiyle ilgilenen herkes onları tanır. Cumhuriyet devrinde 1950’li yıllardan itibaren modern anlamda sendikacılığın kurucusu sayılırlar. Sendikacılığı işçi haklarını işveren ile pazarlık yapıp, uzlaşarak elde etmek yoluyla kazanmanın doğru olduğunu savunurlardı. Peki Kemal Türkler kimdi? Onu herkes tanır. Devrimci İşçi Sendikalarının kurucusu ve efsanevi genel başkanıydı. İşçi haklarının ancak işçi sınıfının iktidara gelmesiyle tam olarak sağlanabileceği görüşündeydi. 1980 yılında faili meçhul bir suikaste kurban gitti. Onu da çoğu kimse tanır.

Şimdi bir soru: Ergün Atalay kimdir? Ne yalan söyleyeyim, elli yıllık gazeteci olmama rağmen on gün öncesine kadar ben de bilmiyordum. Hazret Türk-İş’in genel başkanıymış. “Asgari ücret istediğimiz gibi çıkmazsa Türkiye Fransa gibi olur” diye bir söz edince ismi gündeme yerleşti. Arkasından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Almanya ziyaretleri de konuşulunca bu isimbirden önem kazandı.

Biz Sayın Atalay’ın sözlerini eleştirecek değiliz, amacımız asgari ücret pazarlıkları üzerinden her yıl yapılan siyasi tartışmaların anlamsızlığını gözler önüne sermektir. Türkiye’de yaklaşık on milyon sigortalı işçi var. Bunların altı milyon kadarı asgari ücret üzerinden prim ödüyor. Sorun şu: Acaba  bu altı milyon kişinin kaç tanesi gerçekten asgari ücretle geçinmeye çalışıyor? Yapılan gayrı resmi araştırmalara göre yaklaşık üç milyon kişi işveren tarafından asgari ücretli gibi gösterildikleri halde gerçekte daha fazla ücret alıyorlar. Kalıyor üç milyon kişi; bunun da bir buçuk milyon kadarının aslında çalışmayıp, sigortalılıkları işlesin diye yakınlarının işyerinde sigortalı olarak gösterildikleri tahmin ediliyor. Geriye kalıyor gerçekten asgari ücrete talim eden bir buçuk milyon insan. Bütün kavga da bu bir buçuk milyon insan üzerinden kopuyor.

Gerçekte örnek verildiği biçimde olursa bir insanın asgari ücretle geçinmesi mümkün değil. Karı-koca, iki çocuk, kadın çalışmıyor, çocuklar da okuyorsa bu mümkün değil. Ev kirası, yol parası derken yemeğe, içmeye para kalmaz. Ancak Türkiye’de yaşam düzeni sosyal bilgiler kitaplarında anlatılanlardan oldukça farklı. İnsanlar genellikle aile ortamında, birkaç çalışan aynı evi paylaşıyorlar. Kasabalarda ve küçük şehirlerde çoğu kimse mülkü aileye ait olan baba evinde oturuyor. Yani kira masrafı söz konusu değil. Büyük şehirde olsun, kasabada olsun insanların kırsal bağlantıları henüz tam anlamıyla kopmamış. Gıda ürünlerinin bir kısmını kendi köylerinden sağlıyorlar. Bahçelerde  tavuklar dolaşıyor. Ağaçlar meyve veriyor.

Bir kısım işçi büyük şantiyelerde çalışıyor. Yeme, içme, giyim, barınma şirkete ait. Şayet büyük şehirin ışıltısına kapılıp hovardalık etmezlerse bütün asgari ücreti biriktirme şansı da var. İki yıl sonra otuz bini cebine koy, babanı da bir on, yirmi bin tokatla, git köyünde düğün yap.

Bu ekonomik ortamda kimseyi asgari ücret bahanesiyle sokağa dökemezsiniz. Olsa olsa hayatında hiç ücretli çalışmamış, ana baba parasıyla geçinmeye alışmış insanlar 1917 öncesi sloganlarla ağlayıp sızlamaya başlarlar. Onların sesi de ne kadar duyulursa.

Bize göre asgari ücrette yapılacak bir artıştan en fazla zarar görecek olan esnaf kesimi olacaktır. Büyük sermaye kendisine işçi başına gelecek üç beş yüz liralık artı yükle sıkıntıya düşmez. Bu rakamı ustası oldukları muhasebe hileleri ile bir başkasına yükleme becerisini gösterirler. Ancak aile fertlerini sigortalamış esnaf, işçisine yüksek ücret ödediği halde asgari ücretten sigortalayan küçük işletmeci gerçekten mağdur olacaktır. Bu kesimler işçilerine ek bir ücret ödemeyecek olsalar dahi stopaj yüküne gelecek olan artışlardan önemli ölçüde etkileneceklerdir.

Biz asgari ücret artmasın diye bir iddiada bulunmuyoruz. Bu rakamın enflasyon oranında, belki de biraz üstünde bir oranda artması en doğru seçenek olacaktır. Ancak asgari ücretin miktarının çalışanların büyük bir kısmının geçim şartları üzerinde önemli bir etkisi olmadığını gözler önüne serdik, o kadar.


 

Yazarın Diğer Yazıları