Akan Su Yolunu Bulur

  • 4271

12 Haziran seçimlerini kazasız belasız atlattık. Beklendiği gibi Ak Parti yüzde elli oy alarak sandıktan birinci olarak çıktı. Arkasından gelen CHP yüzde yirmi altı oyla ikinci, MHP yüzde on üç oyla üçüncü parti oldu. BDP’nin desteklediği bağımsızlar ise yüzde altı civarında oy aldılar.
Bu seçimler sonunda Türkiye’de saflar iyice netleşmiş oldu. Ak Parti bütün Türkiye’yi kucaklayan tek parti olarak ortaya çıkıyor. Köylüsü, işçisi, esnafı ve sanayicisi ile toplumun bütün sınıflarından oy aldığı açıkça görülüyor. CHP ise lideri Kılıçdaroğlu’nun kimliği dolayısıyla aldığı Alevi oyları ve geleneksel olarak oy aldığı sivil ve asker bürokrasiden gelenler dışında büyük şehirlerde yaşayan eğitimli ve zengin kitlelerin oylarının neredeyse tamamını aldı. MHP’de ise bir değişim gözlemleniyor. Eskiden milli ve dini değerlere bağlı İç Anadolu orta sınıfının partisi olan MHP yavaş yavaş bir büyük şehir partisi olmaya doğru ilerliyor. Önümüzdeki günlerde karşımıza varoşların umutsuz gençliğinin protest sesi kimliği ile çıkarsa hiç şaşmayalım. BDP ise bu seçimde gösterdiği gelişme ile
erişebileceği gücün tamamına yanaştı. Bu partinin seçilen adaylarının profiline baktığımızda solun bütün renklerini görebiliyoruz. Yani Kürtlerin milliyetçi partisi olmanın dışında solun belirli bir bölümünü de içine alan bir yapıyı bu partide gözlemleyebiliyoruz.
Partilerin bu yapısı onların önümüzdeki günlerde göstereceği davranışları da belirliyor. Ak Parti lideri Erdoğan seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra yaptığı balkon konuşmasında kendilerine oy versin vermesin bütün Türkiye’yi kucakladığını özellikle belirtti. Başbakan ayrıca seçim esnasında diğer partilerin mensuplarına karşı kırıcı davranmışsa onlardan özür dilediğini söyledi. Yeniden yazılması düşünülen Anayasa konusunda ise uzlaşmacı olacağının işaretlerini verdi. Konuşması oldukça sakin ve etkileyiciydi, seçimlerdeki heyecanlı tavırdan eser kalmamıştı. Onun bu davranışına parti üyeleri de uydu ve kaybeden partileri incitecek davranışlardan kaçınmaya özen gösterdiler.
Buna karşılık CHP’de heyecanlı ve kararsız ruh hali başta Kılıçdaroğlu olmak üzere bütün üyeleri sarmış görülüyor. Kılıçdaroğlu’nun seçimden sonra yaptığı kısa konuşma bu konuda ne kadar hazırlıksız olduğunu gösteriyor. Burada sarfettiği birkaç cümle içinden anlayabildiğim kadarıyla milletvekili sayısını arttırmış olmayı bir başarı olarak görüyor. Kılıçdaroğlu bugün yaptığı konuşmada ise başarısızlıklardan parti örgütlerini sorumlu tuttu. Anlaşılan CHP’yi önümüzdeki günlerde yeni bir hesaplaşma süreci bekliyor.
Aslında seçimden önce CHP üyelerine büyük umutlar pompalanmıştı. Propaganda konuşmalarında yüksek hedeflere işaret etmek doğru bir taktiktir. Ancak konulan bu hedeflere partinin yöneticileri başta olmak üzere ana gövdesi de inanırsa hedefler gerçekleşmeyince kargaşa kaçınılmaz olur. İşte CHP’nin içine düştüğü durum budur. Seçim sonrasında Ak Parti seçim otağına yapılan saldırının arkasında da bu duygusal ortam yatmaktadır.
 
Bizim görüşümüze göre CHP bu yapısıyla ulaşabileceği oy tabanının en üst sınırına ulaşmıştır. Bu yapısını değiştirmediği sürece kendini oluşturan sınıfların tarihe gömülmesiyle birlikte işlevini tamamlayacaktır.
MHP ise ayakta kalmış olmanın sevincini yaşıyor. Ancak geçirdiği yapısal değişiklik onun da davranışlarında bir farklılığa yol açacak gibi. Önümüzdeki günlerde daha az uzlaşmacı bir tavır sergileyeceklerini düşünebiliriz. Bu partinin başında Devlet Bahçeli gibi sorumluluğunu bilen bir siyasetçinin bulunması ise ülkemiz için bir şans olarak görülmekte.
BDP ise geleceğin en ilginç partisi gibi. Bu partinin karmaşık yapısı onun davranışlarını öngörmemizi zorlaştırıyor. Şayet içindeki Kürt milliyetçisi terör örgütü yandaşlarının çizgisinde giderse kavga ve karışıklık odağı olarak ortaya çıkar ve sonunu hazırlar. Yok eğer demokrasi konusundaki taleplerinde gerçekten samimi ise önümüzdeki Anayasa değişikliği çalışmalarında büyük katkıları olabilir. Tek sorunu ellerine taş ve Molotof kokteyli verdiği çocukları kronik bir hastalık haline gelmiş bu alışkanlıklarından nasıl vaz geçireceğidir.
Seçimde yer alan ve küsur oy alan diğer partilere gelince, bunların siyaset sahnesinden silindiğini görmek şaşırtıcı olmayacaktır. Önümüzdeki günlerde bunların yönetimlerinden istifalar görmemiz beklenebilir.
Gelecek yazımızda Fethiye’deki seçim sonuçlarını inceleyeceğiz.
 

Yazarın Diğer Yazıları