19 Mayıs'ı Nasıl Kutlamalıyız

  • 809

Önceki gün Moskova Kızıl Meydan’da II.Dünya Savaşı zaferinin 74. Yılı dolayısıyla yapılan kutlamaları izledim. Törene katılan askeri birlikler günümüzdeki üç renkli Rus bayrağını taşıdıkları gibi bir kısmı o zaman Sovyetler Birliği’nin bayrağı olan orak çekiçli kızıl bayrağı taşıyorlardı. Başkan Putin’in bir yanında o savaşa katılmış yaşlı askerler göğüslerinde orak çekiçli madalyaları gururla taşırken, diğer yanında tören giysileri içindeki sakallı Ortodoks papazları çocuklara el öptürüyordu.

Birden aklım Çin’e gitti. Komünist devrim yapılmış, sözde eskinin izleri silinmişti. Ama insanlar hala o hiç kimsenin tam olarak öğrenmesi mümkün olmayan alfabeleriyle yazışıyorlar. Sabah saat 10’da hoparlörlerden eski Çin müziği yayınlanıyor. Sokaklarda hayat duruyor ve insanlar beş dakika süreyle gölge dansı yapıyorlar.

Bu iki devlet de dünyanın en güçlü devletleri arasında yer alıyorlar. Güçleri ise vatandaşlarının birlik, beraberliğinden geliyor. Geçmişin geleceğin habercisi olduğunun bilincindeler, ne geçmişi unutuyorlar ne de gelecekten vaz geçiyorlar.

Biz ne yaptık? Cumhuriyeti kurduktan sonra kovduğumuz padişah veya sülalesi geri gelir de çoktan ömrünü tamamlamış padişahlığı yeniden canlandırır  korkusuyla 1400 yıllık tarihimizi inkâr ettik. Kendimize yeni bir tarih uydurduk. Sonunda milletin yarısı öteki yarısını tanıyamaz hale geldi, yabancılaştı. Her iki kesim de kendi siyasi örgütlenmesini yaparak iki parçalı bir toplum halinde bugüne kadar geldik.

Şimdi geçmişle hesaplaşma sürecindeyiz. Tarihi çalınanlar onu çalanlardan hesap sormaya çalışıyorlar. Ve kendilerine bir zamanlar yapılan yanlışın aynısını bu sefer o yanlışı yapmış olanlara karşı uyguluyorlar. Mustafa Kemal’i, Kurtuluş Savaşını yok sayıyorlar. Bir kısmı gerçekten yersiz bile olsa bütün Cumhuriyet devrimlerine gözü kapalı karşı çıkıyorlar. Atatürk’ün içtiği rakıları bahane ederek bu ayyaş adam diye onun yaptıklarını küçümsüyorlar. Birilerine hakkını verelim derken diğerlerinin hakkını yiyorlar.

Tarih bir bütündür. Toplumlar bütün deneyimlerini biriktirerek gelişir, olgunlaşırlar. Nasıl ki Rusya’da 70 yıl süren dinsiz komünist rejim Ortodoks Hıristiyan kilisesini ortadan kaldıramadıysa, 80 yıl iktidarda olan CHP zihniyeti tarihimizi silememiştir. Bize Kızıl Sultan diye tanıtılan Abdülhamit Han’ın devleti bir süre daha yaşatabilmek için ne gibi uğraşlar verdiğini gençlerimiz sonunda öğrenmiştir. Yine ayyaş diye gözden düşürülmeye çalışılan Mustafa Kemal’in savaştaki kahramanlıkları da unutulmayacak, devleti yeniden kurmak için gösterdiği çabalar da daima hatırda kalacaktır.

Düşmanlarımız tarihimizdeki bu kırılmadan yararlanmak ister. Onlar ister ki Abdülhamit Han ile Mustafa Kemal birbirine düşsün, millet de bu arada kendi arasında kapışsın. İstanbul’a üçüncü hava limanının inşası devam ederken ona ne isim verileceği tartışma konusu olmuştu. Birileri Atatürk olsun diye kampanya başlattı. Bir başka grup ise Abdülhamit Han ismini öne çıkardı. Eyvah dedim, şimdi bunlar anket, oylama filan yaparlarsa milleti bölmek için bir fırsat daha ortaya çıkacak, yabancılar da bunu tepe tepe kullanacak. Devlet bu oyuna gelmedi. Havalimanına İstanbul ismini verdi, tartışma da başlamadan bitti.

Yarın 19 Mayıs’ı kutlayacağız. Bir zamanlar bu bayram en büyüğü Ankara, 19 Mayıs Stadında yapılan görkemli törenlerle kutlanırdı. Bu tarihten günler öncesi liseli gençlik çeşitli spor hareketleri yapmak üzere provalara başlar ve bu hareketleri şehir stadlarındaki gösterilerde uygulardı. Bütün bu törenler devlet adına, devlet kuruluşları tarafından yapılırdı.

Bundan sekiz on yıl önce, belki de FETÖ’nün aldatmacasıyla bu törenlerin komünist Rusya’da yapılan törenleri andırdığı, herkesin 19 Mayıs’ı dilediği gibi, özgürce kutlaması gerektiği düşüncesi egemen oldu. 19 Mayıs günü yapılan resmi kutlamalar kaldırılarak bu günü isteyenin istediği biçimde kutlaması esası getirildi.

Bizim düşüncemize göre bu biçim kutlama çok tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Her siyaset 19 Mayıs’ı kendi düşüncesine göre yorumlar. Sonuçta bu kutlamalar birleştirici olması gerekirken milletin ayrışmasına zemin hazırlar. Nitekim Ankara’da yapılacağı duyurulan bir toplantı bu kuşkumuzu doğruluyor. Düşünceye Özgürlük Girişimi ismindeki bir kuruluş 19 Mayıs bahanesiyle Pontus soy kırımı iddialarını ortaya atan bir dizi etkinlik tertipliyor. Kurtuluş savaşı esnasında Trabzon’daki Pontus Rumları’nın çeteler kurup vatandaşlara saldırması üzerine Kuvay-ı Milliye harekete geçerek bu çeteleri susturmuştu. İşte şimdi bu olay “soykırım” olarak pazarlanmak isteniyor.

Diyeceğim o ki, devlet 19 Mayıs kutlamalarını yeniden tekeli altına almazsa yarın başımıza yeni icatlar çıkarırlar, temizlemek için yıllarca uğraşırız.

 

Yazarın Diğer Yazıları