Artan Cinsel Tacizler ve Mülteciler !?

  • 1476

 

Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre, Arapça bir sözcük olan Taciz; “1-Tedirgin etme, rahatsız etme, sıkıntı verme” demektir… Yine Arapça olan Tecavüz sözcüğü ise; “1-Hücum etme, saldırma, saldırı, saldırış… 2-Namusuna saldırma, sarkıntılık, sınırı aşma, öteye geçme… ” demektir… Bir de Arapça Tecahül ve Tecanüs sözcükleri de vardır ama, o sözcüklerin bugünkü konumuzla bir alâkaları yoktur…

Son günlerde özellikle İstanbul, İzmir, Adana, Gaziantep, Hatay gibi büyük kentlerimizde çocuklara ve genç kızlarımıza karşı birden artan bu “Taciz” ve “Tecavüz” olayları, milletimizin de sabrını zorlamaya başladı artık!.. Bir değil, iki değil, üç-beş değil!.. Failler yakalanıyor, bir de bakıyorsunuz ki; ya Suriyeli, ya Afgan, ya Pakistan veya İran uyruklu mülteciler çıkıyor!.. Sorarsanız, hepsi de vatan kaçkını ve ‘Müslüman’ ülkelerin insanları!..

Tamam, bizim Anadolu insanları olarak, binlerce yıllık misafir gelenekleri gereğince, başları her zora düşen, her din-dil-ırktan insanlara karşılıksız olarak yardım ederiz!.. O bitmez-tükenmez “Ortadoğu Savaşları” sırasında bu Anadolu, canını kurtarmak için çoluk-çocuk kaçan komşu insanlarımızla defalarca doldu doldu, boşaldı!.. Hepsini koruduk, karınlarını doyurduk ve sonra ülkelerine güven içinde geri gönderdik!.. Bu arada bizimkilerle evlenenler oldu, onlarla çok sayıda hısım-akrabalar da edindik!..

Ama son günlerde peş peşe gelen taciz ve tecavüz olayları bardağı taşırmaya başladı!.. Bu insanları ölümden koru, misafir et, iş ver, karınlarını doyur, elden para yardımı yap; biraz kendilerine gelince de, kalkıp bizim daha 5 yaşındaki masum çocuklarımıza, okullarına giden genç kızlarımıza saldırsınlar!.. İşte bu tam bir nankörlüktür!.. Bunların taciz veya tecavüzüne uğramış çocuklarımız, iyilik ettiğimiz bu tecavüzcüler yüzünden, bundan sonraki hayatlarını nasıl huzur içinde sürdüreceklerdir acaba? Ya ailesi ne hallere gelecektir!? Herkes onlara acıyan, kirletilmiş bir insan gözüyle bakmayacak mı!? Bu tavır hangi insanı mutlu eder!?

Bu ülkenin gerçek sahibi bizler, bu ülkeye vatan borcunu ödemiş, sürekli devletine vergisini veren bizler, bu yabancı taciz ve tecavüzlerini hiç de hak etmiyoruz, etmeyeceğiz!.. Derhal bunlara bir çözüm bulunsun ve hepsi de ülkelerine geri gönderilsinler!.. Bu kargaları besledik de ne oldu? Karınları doyunca bir yerleri kalktı, gelip gözlerimizi oymaya başladılar değil mi!? Misafirlik dediğiniz bir yere kadar!.. Biz bunları evlât edinip de, nüfusumuza geçirmedik ya!? Adam gibi tek durmayı, vefanın ne olduğunu hiç bilmiyorlarsa, biz de bir şekilde hadlerini bildirmeliyiz!..

Bize sürekli ‘Misafir’ edebiyatı yapan devlet büyüklerimize sesleniyoruz; yeter artık bunlara katlandığımız!.. Olmayan paramızdan tam 35 Milyar Dolar bunlara harcamışız, ne uğruna!? Bizim bu paraları harcayacak başka acil ve kendi ihtiyaçlarımız, ödenecek dış borçlarımız yok muydu!? Bundan sonra mültecilere yapılacak hiçbir masrafa, vergi veren vatandaş olarak onayımız yoktur, olmayacaktır!..

Bu gamlı-kederli-sinirli yazıyı, Cahit Sıtkı Tarancı’nın 1937’de yazdığı “İmrendiğim Şey” şiiriyle bitirelim bari…

“Ben miyim bu şimdi gülen, bu ağlayan saz/ Nasıl da kendiliğinden değişiyor aynalar/ Bakarsın bülbüller mahzun, bakarsın güller açar/ Kulak ver ki, havada her an başka bir ihtizaz!..// Artık alışılmış hengâmesinde bu dünyanın/ Düşündükçe yarı ağlar, yarı güler halimi/ Oynar, gördükçe dalgalarda beşer hayalimi/ Bakar bakar imrenirim, sükûnuna eşyanın!..”              Sakin KOŞAR…

Yazarın Diğer Yazıları