Nuray Bartoschek

DEĞERLİYİM, DEĞERLİSİN, DEĞERLİ…

Nuray Bartoschek

  • 4117

Okulda, iş hayatımızda,  insanlarla  ilişkilerimizde hatta evliliklerde yaşanan pek çok sorunun  temelinde çocukluğumuzda  bilinçaltımıza   kazınmış “değersizlik” duygusu yatıyor.

Peki nasıl atılıyor bu değersizlik duygusunun temeli?

Elbette çocuklarımız bizim en değerli varlıklarımız, onlar için yapamayacağımız bir şey yok.  Bilerek, isteyerek hiçbirimiz çocuklarımıza zarar vermek istemeyiz ve hepimiz çocuklarımızı yetiştirirken elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ancak bizim en iyimiz her zaman en doğru olmayabiliyor.  Zaten bizim bildiğimiz “En iyi” de çoğu kez bize ait değil, büyük olasılıkla bizim ebeveynlerimize  ya da çocukluk dönemimizde yakın çevremizde en sık zaman geçirdiğimiz  kişilere ait. Farkında bile olmadan bilinçaltımıza  kodlanan davranış biçimlerini bizler de çocuklarımıza uyguluyoruz ve  farkındalık kazanılmadığı sürece “doğru bildiğimiz yanlışlar “ böylece nesilden nesile aktarılıyor.  “Nasıl oluyor da biz çocuklarımıza en iyiyi, en doğruyu öğretmeye  çabalarken çocuklarımıza kendilerini değersiz hissettiriyoruz” Diye sorarsanız, “Sorunun yanıtı soruda gizli” diye yanıtlayabilirim.  Çocuklarımıza hata yaparak öğrenme  şansı tanımıyoruz , kendi doğrularını bulma, kendi isteklerini belirleme, kendini geliştirme şansı vermiyor onlardan hep en iyi,  en doğruyu yapmalarını bekliyoruz. Sürekli başkalarıyla kıyaslanan, sıkça eleştirilen çocuk bir süre sonra kendi içinde kendini değersiz olarak kabullenmeye başlıyor. Okulda sürekli arkadaşlarının sınavlardan kaç aldığı sorulan, aldığı sonuç için “Daha iyisini alabilirdin” tepkisiyle karşılaşan çocuk “Yeterince iyi değilim” diye düşünmeye başlıyor. Ergen yaştaki çocuğuna sürekli ne giyeceğini söyleyen, istediği giysiyi seçmesine izin vermeyen hatta giydiği çorabı bile eleştiren ebeveyn çocuğun bilinçaltına  “Sen doğru seçimler yapmayı bilmiyorsun” mesajını veriyor, çocuk eline bir şey aldığında “Dur, sen onu beceremezsin, dökersin, kırarsın, bozarsın” gibi tepkiler gösteren ebeveyn çocuğa “Sen yeterince iyi değilsin, bir şeyi tek başına beceremezsin” duygusu yaşatıyor.

Sonuç mu?  Çocuklarını bu şekilde yetiştirmiş anne babalar , yanlarında üniversiteyi birincilikle bitirmiş, hatta yüksek lisansını yapmış “yetişkin” çocukları ile gelip “Hocam, kızımız/oğlumuz en iyi okullarda okudu, hep başarılı bir öğrenciydi ama özgüven eksikliği nedeniyle iş bulamıyor? “ diyorlar. Zaten gencin beden dili her şeyi yeterince açıklıyor. Anne babasının yanında omuzlar çökük, “Yanlış bir şey söylerim/yaparım” kaygısıyla göz temasında bulunmaya bile korkuyor çünkü içsel olarak kendisini yetersiz, başarısız, kusurlu gördüğü için varlığının bir değeri olmadığını düşünüyor.

Kendilerinde değersizlik duygusu olan ebeveynler de çocuklarından yapabileceklerinin üstünde beklentiye girip baskı oluşturduklarında da çocukta değersizlik duygusuna neden olabiliyorlar.

Değersizlik duygusuyla yaşayan insanlar  iş ve özel hayatlarında sorunlar yaşadıkları, mutsuz oldukları için çoğu zaman anksiyete bozukluğu nedeniyle bize başvuruyorlar. Bazen kişi kendi içinde değersizlik duygusu ile yaşamaya o kadar alışmış, benimsemiş oluyor ki, farkında olmadan kendisini sürekli aşağılayan, değersizlik duygusunu pekiştiren birini  eş olarak seçebiliyor.

Peki tüm bu bilinçaltına yapılan olumsuz kodlamalar sonradan değiştirilebiliyor mu ? Evet, öncelikle sorunun neden kaynaklandığını bulup farkındalık sağlamak önemli. Değersizlik duygusundan kurtulmak için en önemli adım, değerimizi başkalarının belirlemediğinin bilinciyle kendi içimizde gizli olan gücü, değeri ortaya çıkarmaktır.

Şimdi bırakalım başkalarının bizi önemsemesi düşüncesine yoğunlaşmayı, önce aynada gözlerimizin içine bakarak inançla “Değerliyim, hem de çok değerliyim” diyelim, sonra da  eşimizi, çocuğumuzu, torunlarımızı, dostlarımızı eleştirmekten, onları başkaları ile kıyaslamaktan vazgeçip   onlara “Sana güveniyorum, sen başarabilirsin, sen yapabilirsin” diyerek sevgiyle sarılalım. Unutmayalım, bizden bir tane daha yok, hepimiz eşsiz ve değerliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları